Çevre

Published on Mart 23rd, 2022

0

Zengin ülkeler 2034’e kadar petrol ve gaz üretimini durdurmalı

Fosil yakıt ekonomisini sona erdirmenin adilce bir yolunu belirlemeyi amaçlayan araştırmaya göre, en yoksul devletlere 2050’ye kadar süre verilmesi gerektiğini söylüyor.

Uluslararası Sürdürülebilir Kalkınma Enstitüsü tarafından yaptırılan yeni bir araştırma, İngiltere, ABD ve Avustralya gibi zengin ülkelerin dünyaya şans vermek için 2034 yılına kadar tüm petrol ve gaz üretimini durdurmaları gerektiğini ortaya koydu.

Fosil yakıtlara büyük ölçüde bağımlı olan en yoksul ülkelere ise adil bir geçiş sağlamak adına 28 yıl (2050 yılına kadar) verilmeli. Çalışmaya göre, daha yoksul ülkeler geçiş yaparken bu zaman ölçeğinde bile, büyük ekonomik ve politik kargaşadan kaçınmaları adına finansal desteğe ihtiyaç duyacak.

Raporu yöneten Manchester Üniversitesi’ndeki Tyndall İklim Değişikliği Araştırma Merkezi’nden Prof. Kevin Anderson “fosil yakıt ekonomisinden” hızlı bir şekilde uzaklaşmanın gerektiği artık açık olsa da bunun adil ve hakkaniyetli bir şekilde yapılmasının önemli olduğunu söyledi. Anderson, “Ülkelerin ekonomilerini sürdürmeleri, vatandaşları için adil bir geçiş sağlamaları ile petrol ve gaz üretimini sona erdirme konusundaki yetenekleri arasında büyük farklılıklar var” diye konuştu.

Fosil yakıta bağımlılık

Zengin ve yoksul ülkeler İngiltere merkezli Cambridge Sürdürülebilirlik Komisyonu’nun BM verilerine dayandırdığı raporuna göre, iklim değişikliğiyle mücadele için dünyanın en zenginlerinin yaşam tarzlarını köklü biçimde değiştirmeleri bir zorunluluk halini aldı. Raporda, dünyanın en zengin yüzde 1’lik kesiminin, en yoksul yüzde 50’nin iki katı karbon salınımına neden olduğu belirtiliyor. Buna göre, “kirletici elit” olarak anılan en zengin yüzde 5’lik kesim, 1990-2015 yılları arasındaki karbon emisyonu artışının yüzde 37’sinden sorumlu. Komisyonun raporunda, “Paris İklim Anlaşması hedefleri, özellikle de toplumun en zengin kesiminin yaşam tarzı ve davranışları üzerinde köklü değişiklikler olmadan başarılamaz” ifadeleri yer alıyor.

Rapor, her ülkenin zenginliğini ve ekonomisinin fosil yakıt üretimine ne kadar bağımlı olduğunu inceliyor. Rapor, birçok yoksul ülkenin petrol ve gazdan hızlı bir şekilde uzaklaşması sonucu ekonomik ve politik olarak eksik kalacağını, zengin ulusların ise nispeten zenginliğini sürdürürken fosil yakıt üretimini sonlandırmayı göze alabileceğini gösteriyor.

Örneğin, petrol ve gaz gelirinin ABD GSYH’sine yüzde 8 katkıda bulunduğunu, ancak, onsuz ülkenin kişi başına GSYH’sinin hâlâ 60 bin dolar civarında olacağını, ki bu küresel düzeyde en yüksek ikinci rakam, buldu.

Bu arada Güney Sudan, Kongo Cumhuriyeti ve Gabon gibi ülkeler, küçük birer petrol ve gaz üreticisi olmalarına rağmen, ekonomileri neredeyse tamamen bu kaynaklara dayalı. Bu nedenle hızlı bir dönüşüm sonucu ekonomilerinin büyük bir darbe görmesi muhtemel.

1,5°C şansı yüzde 50

Çalışma aynı zamanda gelecekteki petrol ve gaz üretiminin, Paris Anlaşması hedefi olan 1,5 derece ısınma ile ne kadar tutarlı olduğunu ve bunun küresel petrol ve gaz arzının yüzde 99,97’sinden sorumlu 88 ülke için ne anlama geldiğini ölçüyor.

Sonuçlara göre, küresel sıcaklık artışını 1,5°C ile sınırlama şansı bu koşullar altında yüzde 50.

Raporun sonuçları

Rapordan öne çıkan sonuçlar şöyle sıralanıyor:

  • Kişi başına ortalama petrol harici Gayri Safi Yurtiçi Hasılası (GSYH) 50 bin dolardan fazla olan 19 “en yüksek kapasiteli” ülke, 2030 yılına kadar yüzde 74’lük bir azaltım yolu ile 2034 yılına kadar üretimi sonlandırmalı. (ABD, İngiltere, Norveç, Kanada, Avustralya ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni kapsayan bu grup, küresel petrol ve gazın yüzde 35’ini üretiyor.)
  • Kişi başına ortalama petrol harici GSYH’si yaklaşık 28 bin doları bulan 14 “yüksek kapasiteli” ülke, 2030 yılına kadar yüzde 43’lük bir azaltım yolu ile 2039 yılına kadar üretimi sonlandırmalı. (Suudi Arabistan, Kuveyt ve Kazakistan gibi ülkelerin dahil olduğu ülkeler grubu küresel petrol ve gazın yüzde 30’unu üretiyor.)
  • Kişi başına ortalama petrol harici GSYH’si 17 bin dolar olan 11 “orta kapasiteli” ülke, 2043 yılına kadar üretime son vermeli ve 2030 yılına kadar yüzde 28’lik bir kesinti yapmalı. (Çin, Brezilya ve Meksika gibi ülkelerin yer aldığı bu grup küresel petrol ve gazın yüzde 11’ini üretiyor.)
  • Kişi başına ortalama 10 bin dolar petrol harici GSYH’ye sahip 19 “düşük kapasiteli” ülke, 2030 yılına kadar yüzde 18’lik bir azaltım ile 2045 yılına kadar üretime son vermeli. (Endonezya, İran ve Mısır’ı içeren bu ülke grubu küresel petrol ve gazın yüzde 13’ünü üretiyor.)
  • Kişi başına ortalama 3 bin 600 dolarlık petrol harici GSYH’ye sahip 25 “en düşük kapasiteli” ülke, 2030 yılına kadar yüzde 14’lük bir kesinti ile 2050 yılına kadar üretimi sonlandırmalı. (Irak, Libya, Angola ve Güney Sudan’ın yer aldığı bu grup küresel petrol ve gazın yüzde 11’ini üretiyor.)

“Zengin ülkeler ciddiye almıyor”

Raporun bulguları, özellikle geçen yıl Glasgow’da düzenlenen COP26 konferansında, sivil toplum grupları ve güney ülkeleri arasında iklim adaletine yeniden odaklanma gündeminin ardından geldi.

2015 Paris zirvesini denetleyen BM eski iklim şefi Christiana Figueres, bulguları memnuniyetle karşıladı. 

Ancak Anderson’a göre, “Dünyanın zengin bölgelerindeki politikacılar herhangi bir eşitlik anlayışını ciddiye almıyor”.

Fosil yakıtlar ve iklim krizi Paris Anlaşması hedeflerini karşılamak ve küresel ısıtmayı 1,5°C ile sınırlandırabilmek için, ülkelerin kolektif bir şekilde on yıl içinde fosil yakıt üretimini (kömür- yüzde 11, petrol- yüzde 4, doğalgaz-yüzde 3) küresel ölçekte yıllık yüzde 6 azaltması gerekiyor.  Ancak, 57 ülke ve AB’nin iklim değişikliği konusundaki performanslarını değerlendiren İklim Değişikliği Performans Endeksi 2021‘e göre, ülkelerin hiçbiri, Paris Anlaşması hedefleriyle uyumlu bir yol izlemiyor. Yine BM Çevre Programı ile IISD, Denizaşırı Kalkınma Enstitüsü, İklim Analitiği ve CICERO gibi diğer büyük araştırmacılar tarafından hazırlanan “Üretim Açığı Raporu”nun 2020 verilerine göre de dünyadaki toplam fosil yakıt üretimi küresel ısınmayı 1,5°C sınırının altında tutmak için gereken seviyeye yakın değil.  Suudi Arabistan, Rusya ve ABD gibi önde gelen ihracatçıların üretimi daha da hızlı bir şekilde azaltması gerek. Ancak bunun yerine ülkeler, fosil yakıt üretiminde yıllık yüzde 2’lik bir artışa doğru ilerliyor.  Öte yandan, Leeds Üniversitesi‘nde gerçekleştirilen bir çalışmaya göre, emisyon azaltımının hızla ve keskin şekilde gerçekleştirildiği senaryo, fosil yakıtlara bağımlı olan ve “ortalama” olarak değerlendirilebilecek gelecek senaryosuyla kıyaslandığında, yaşanan ısınma seviyesinden daha fazlasını yaşama riskini 13 kat azaltıyor. Fosil yakıtların yoğun şekilde sürdüğü gelecek senaryosu ise, önümüzdeki 20 yıl içerisinde sıcaklıkların 1 ila 1,5°C artabileceğini gösteriyor. Bu durum, Paris Anlaşması’nda belirlenen sıcaklık artışı sınırlandırmasının 2050 yılından çok önce aşılması anlamına geliyor. 

(Bianet)

Foto: Pexels

Tags: , , , ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑