Röportajlar

Published on Şubat 18th, 2022

0

Yücel Özdemir: Savaş çıkmasa da Batı ve Rusya hedeflerinden vazgeçmeyecek


ABD, Rusya, Almanya ve Fransa’nın Ukrayna krizi üzerinden yürüttüğü diplomasi yer yer ‘müdahale ederiz’ sözlerine sahne olsa da henüz bir savaş yok. Evrensel Gazetesi Avrupa Temsilcisi gazeteci-yazar Özdemir, yakın zamanda savaş çıkmasa da ülkelerin nihai hedeflerinden vazgeçmeyeceğini vurguladı.

Röportaj: Roni Aram

Günlerdir Rusya’nın Ukrayna’ya savaş açacağı batı basınında yer alıyor. ABD ve İngiliz kaynakları saldırının 16 Şubat’ta gerçekleşeceğini bile ifade etti. Birçok haber ajansı ise uydu görüntülerini ve Rusya’nın askeri sevkiyat hareketliliğini ekranlara taşıdı. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, bu haberlere, “İşgal iddiaları bilgi terörüdür” dedi.

Aynı gün içinde Rusya Devlet Başkanı Putin ile ABD Başkanı Biden’dan ardı ardına açıklamalar geldi. İki liderin açıklamalarındaki ortak nokta ise ‘diyalog’ oldu.

Öte yandan Almanya Başbakanı Olaf Scholz da Kremlin’in konuğuydu. Fransa Cumhurbaşkanı Macron gibi o da aynı gün Putin ile bir görüşme gerçekleştirdi.

Peki, Ukrayna krizi bir savaşa dönecek mi? ABD, Rusya ve Avrupa’nın nihai amacı ne? Bugün olmasa bile olası bir krizin bölgede geçerliliği hala var mı? Rusya ile Avrupa arasındaki doğalgaz ve ekonomik anlaşmalar bu denklemin neresinde? Almanya’da yaşayan Evrensel Dış Politika Yazarı, Gazeteci-Yazar Yücel Özdemir ANF’nin sorularını yanıtladı.

16 Şubat için savaş çıkacak, denildi. Lavrov ise “İşgal iddiaları bilgi terörüdür, diyalog yolu açık” dedi. Ukrayna’da neler oluyor özetle?

16 Şubat’ta saldırı olacağı İngiliz ve Amerikan kaynaklarından yayıldı. Alman basınında ya da Rusya tarafında böyle bir şey olacağının bilgisi yoktu zaten. ABD elbette tansiyonu yükseltmek için bir çaba sarf ediyor. Sonuçta dünyanın yeniden paylaşım süreci içinde olduğu bir dönemdeyiz. Ukrayna’daki gelişmeler, bu paylaşım süreci içerisinde eski Sovyetlerin ve Rusya Federasyonu altındaki bölgelerin, başta ABD olmak üzere NATO ve müttefikleri tarafından kontrol altına alma sürecinin bir parçası. Ukrayna’da 2000 yılların başından sonra Batı, 2004’te önce Turuncu Devrim’le, ardından 2014’teki darbe girişiminden sonra önemli mevziler elde etti. Şimdi bu elde etmiş olduğu mevzilerle birlikte Rusya’yı kuşatma hareketini sürdürmek istiyor. Onun için de başta Ukrayna’yı NATO ülkesi yapmaya çalışıyorlar. Rusya’nın buna karşı direnmesi ve itiraz etmesinin temel nedeni de bu olarak görünüyor.

Birleşik ve hemfikir bir batı var mı? Misal, Almanya’nın Kuzey Akım-2 projesi gibi bir çekincesi var. Almanya doğal gazın yüzde 56’sını Rusya’dan karşılıyor. Bu Almanya’yı nasıl etkiler? Öte yandan Almanya bir yaptırımdan da bahsetti.

Şu anda yok. Bütün Batı, NATO şemsiyesi altında ve Amerika’nın liderliğinde Ukrayna’da Rusya’ya karşı savaşacak bir pozisyonda değil. Her ülke kendi çıkarları esası üzerinden hareket ediyor. Amerika, bu sürece başlarken diğer kesimleri yanına alabileceğini düşünüyordu. Bütün bu tansiyon yükselmesinin nedenlerinden bir tanesi ve en önemlisi de, Amerika’nın Almanya ve Fransa başta olmak üzere Batı Avrupa’yı kendi egemenliği ve liderliği altında bir araya getirmek ve Rusya ile ilişkilerini sınırlandırmak. Bu bir plan ve sonucunda da savaş çıkmaz ama Amerika, Avrupa üzerindeki egemenliğini domine etmiş olarak çıkacak.  Şu ana kadar görünen kısım o.

Öte yandan Almanya ve Fransa, Amerika’nın bu planına karşı bir direnç içerisinde. 7 Şubat’ta aynı gün Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Biden ile, aynı gün Fransa Cumhurbaşkanı Macron da Putin ile görüştü. Bir gün sonra da Berlin’de bir durum değerlendirmesi yaptılar.

Şu ana kadar görünen şu ki, Amerika’nın her dediğine evet diyen bir Avrupa; en azından evet diyen Almanya ve Fransa yok. Eğer Rusya askeri müdahalede bulunursa, biz de mecburen askeri olarak etmesek de ekonomik olarak bu sürece müdahale ederiz’ diyorlar. Bu ne kadar hayata geçer bilmiyoruz. Önceki gün Scholz, Kiev’deydi ve yardımda bulunmayacaklarını açıkladı, yani silah vermemeye devam edeceğiz dedi. Bu açıklamayı Kiev’de yapması önemliydi. Ekonomik olarak Rusya ile mücadeleyi de sürdüreceğiz dedi.

Tabii burada Kuzey akımı en büyük tartışma konusu. Almanya doğalgazın yüzde 56’sını Rusya’dan alıyor. Ama bu Kuzey Akımı-1 için geçerli. Kuzey Akımı-2 ise şu anda hala yürürlüğe girmiş değil. Yani bitti ama Almanya’da yasal prosedür açısından bazı engelleri çıkarıldı ve bu engeller de giderildi. Böylelikle Almanya, Batı Avrupa’da doğal gaz tankeri olacak. Rus doğalgazının piyasaya sürülmesi için… Ve bu durumda Ukrayna ile Polonya devre dışı kalacak. Amerika zaten bu süreci engellemeye çalışıyor. Engelleme sebeplerinden biri de kendi sıvılaştırılmış doğal gazını, yani kaya gazını Avrupa pazarına sürmek. Ama bu konuda ABD dezavantajlı, Rusya ise doğalgazı daha ucuza satmak konusunda avantajlı.

Tabii denklemde Çin’in, doğalgaz akımı olarak Sibirya’nın Gücü ve Sibirya’nın Gücü-2 projeleri de var. Bunlar denklemi nasıl değiştirir?

Amerika’nın derdi, Rusya’dan doğalgazı almayın, almazsanız Rusya ekonomik olarak bunalıma girer ve batı yanlısı bir sistem ortaya çıkar, böylelikle rejim değişikliğine gidilir. ABD’nin amacı, batıya müttefik olacak bir Rusya yaratıp ileride bunu Çin’e karşı, batının yanında duracak bir ülke haline getirmek. Ama şu anda Rusya çok seçenekli bir süreç içerisinde zaten. Doğalgazı Avrupa’ya satmazsa ekonomisi çökmez. Çünkü başka seçenekleri var. Sizin de dediğiniz gibi Çin’e satması ya da Türkiye üzerinden başka hatları var.

Kuzey Akımı-1 projesi de zaten 95’e kadar uzanıyor. Ruslar bu bölgede böyle bir sorunla karşılaşacaklarını bilip; Ukrayna ve Romanya’yı bypass edip doğrudan doğalgazı Almanya’ya satacak bir proje üzerinde çalışmışlar zaten. Bu plan belli bir yere kadar işliyor ve Almanya’da Schröder döneminde hızlı bir ilerleme oluyor. İşte bu süreçte Rusya ile Almanya arasında ilişkide olumlu bir kırılma var. Burada bir “kader birliğine” de gidildi. Sadece doğalgaz açısından değil, birçok ekonomik alt katman ilişkisi var Rusya ve Almanya arasında. Bu açıdan Almanya, Rusya’yı karşısına aldığında ekonomik olarak birçok alt katmanı da kaybedeceğinin farkında.

Bu denklemin Rusya açısı nedir? Putin savaşa girer mi? Kuzey akım- 2 projesi, Putin’i durduracak bir nokta mı?

Şu anki verilere baktığımızda Rusya’nın Ukrayna’yı işgal edeceği ve burada bir savaşa gireceğine dair bir tablo yok. Bunu daha çok Batı basını iddia ediyor. Öte yandan Rusya’nın uzun vadede NATO ile gireceği bir savaşı kazanamayacağı da ortada. Dolayısı ile kendisinin zaten bir hamle üstünlüğü var; Kırım’ı almış, Donbass’ta kendi yetki alanındaki güçleri bulunuyor. Rusya’nın burada ana hedefi mevcut durumu korumak ve Ukrayna’yı NATO üyesi yapmamak. Ukrayna’nın tamamını kontrole alamayacağının farkında bence. NATO üyesi olmayan bir Ukrayna, Rusya için önemli ama bir taraftan da Kırım vazgeçilmez bir noktada.

Batı’da ise Donbass bölgesini ele geçirme ya da Ukrayna ve Rusya arasında küçük bir çalışma yaratarak bunun üzerinden bölgeye devasa askeri yığınak yapma düşüncesi var. Olabildiğince Ukrayna’yı silahlandırarak bu kaotik ortamda onu NATO üyesi olarak kabul etme planı peşindeler.

Bu süreçte baktığımızda Rusya’nın yanlış hamle yapmamak için epey gayret gösterdiğini söyleyebiliriz. Çok büyük bir provokasyon olmadığı sürece Rusya’nın sıcak çatışmaya gireceğini düşünmüyorum. Uzun vadede Rusya’nın ajandasında Çin ile ilişkilerini hem ekonomik, hem askeri hem de siyasal olarak geliştirerek ABD önderliğinde, içerisinde çelişkiler olan Batı’ya karşı Çin ile kader birliği yapmak var. Ama burada kendi içinde de Çin’le Rusya’nın bir çelişkisi olduğunu söylemek gerekiyor. Çünkü emperyalizmin karakteri budur, dost görünürler ama fırsat bulduğunda birbirlerinin kuyusunu da kazarlar.

Putin de, zaten taleplerimiz yerine gelmedi ama diyalogdan yanayız, diye bir açıklama yaptı son olarak.

Açıklama zamanı önemli; çünkü Almanya Başbakanı Olaf Scholz da oradaydı. Zaten Rusya’nın amacı da NATO’yu içeriden parçalamak. Almanya Başbakanı oraya gittiğinde, ‘evet sizin Minsk hakkındaki önerilerinizi kabul ediyoruz’ diyerek aslında Almanya ve Fransa’yı da biraz yanında tutmak çabasında. O yüzden bu açıklama tesadüf değil. Bugün bir savaş olmasa da ülkelerin nihai hedefi ortadan kalkmayacak. ABD, Doğu Avrupa’dan başlayarak Karadeniz’den Rusya’yı çevreleme hareketinden vazgeçmeyecek. Rusya bugün askerlerini çekse de ileriki süreçlerde bu emperyalist paylaşım sürecinde illa ki çatışma bölgeleri olacak.

Peki, Türkiye bu tabloda nerede? Şu anlık NATO ile hareket ediyor görünüyor.

NATO ile birlikte hareket ediyor görünüyor, NATO’ya ne gerekiyorsa yaparız, diyor. Diğer taraftan Ukrayna’ya SİHA’lar satılıyor ve Türkiye’nin sattığı SİHA’ların Donbass’ta operasyona katıldığı ve  orada bir tanesinin düştüğü biliniyor. Rusya, Türkiye’nin Kırım- Ukrayna konusunda kendisine karşı olduğunu biliyor. Süreç ilerledikçe bence Türkiye Rusya ilişkisi önemli ölçüde kırılmalara sahne olabilir. Türkiye’nin Rusya’daki kredisi giderek azalacak ve bu azaldıkça da Libya’da ve Suriye’de sonuçlarını yaşayacak.


Roni Aram – ANF – 18.02.2022

Tags: , , ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑