..." /> YDG’den 30. Gençlik ve Kültür Sanat Festivali’ne Çağrı

Söyleşiler

Published on Kasım 17th, 2022

0

YDG’den 30. Gençlik ve Kültür Sanat Festivali’ne Çağrı


“Gençliğin sorunlarını doğru ele alarak, doğru hedefler belirleyerek örgütlü bir mücadeleyi büyütmek gerekiyor. Festivalimiz, bu anlamıyla aynı zamanda bir örgütlenme çağrısıdır”


SÖYLEŞİ

Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu (ATİK) YDG tarafından çağrısı yapılan 30. Gençlik ve Kültür Sanat Festivali’ne günler kala bir söyleşi yaptık. ATİK YDG adına Özgür Sürmeli, Avrupa’daki gençliğin içinde olduğu politik atmosferden, ATİK YDG olarak yapılan çalışmalardan, festival hazırlığından bahsetti.

– ATİK YDG olarak 30. Gençlik Kültür ve Sanat Festivali’ni Avrupa’daki gençlik açısından nasıl bir atmosferde karşılıyorsunuz? Bunun “Emperyalist Saldırganlığa Karşı YDG ile Geleceği Örgütlüyoruz” şiarıyla ilişkisi nedir?

– Yeni Demokratik Gençlik olarak Avrupa’da kapitalizmin gerici, yoz ve bireyselci kültürüne karşı devrimci ve kolektif bir kültür yaratmak için mücadele ediyoruz. Festivalimizi de 30 yıldır bu anlayış çerçevesinde örgütlüyoruz. Örgütlediğimiz festivallerin şiarını da güncel politik atmosfere göre belirliyoruz. Rusya-Ukrayna savaşı ile birlikte artan emperyalist saldırganlığa dikkat çekmek için de bu sene “Emperyalist Saldırganlığa Karşı YDG ile Geleceği Örgütlüyoruz” şiarını kullandık.

Ukrayna’daki savaşın yanında tüm dünyada emperyalistler saldırılarını yoğunlaştırmış durumda. Sistemsel krizin derinleşmesi bu saldırıların daha da artacağını gösteriyor. Şu an yaşanılan savaşlar, bu savaşlar sonucunda göçlerin artması, ekolojik kriz vb. birçok durum da bunu kanıtlar nitelikte. Yaşanan bu sorunlardan herkes etkileniyor. En çok etkilenen bölgelerden biri de yaşadığımız Avrupa coğrafyası. Özellikle Rusya-Ukrayna savaşı ile birlikte yükselen enflasyon ve ortaya çıkan enerji krizi, halkta tepkiye yol açmış durumda.

Her zaman olduğu gibi krizin bedeli de yine halka kesilmek isteniyor. Ancak Avrupa’da son süreçte gelişen eylemler halkın bu bedeli ödemek istemediğini göstermiş durumda.

Ayrıca gençliğin bu süreçte hem geleceksizliğe hem de savaş politikalarına karşı sokağa çıkması çok önemli bir yerde durmaktadır. Önümüzdeki dönem gençliğin daha da politikleşeceği bir dönem olacaktır. Bu anlamıyla yoğun politik gündemin içerisinde YDG olarak festivalimizi hem kültür-sanat cephesinin hem de emperyalist saldırılara karşı mücadelenin bir mevziisi olarak görüyoruz.
– Bu politik atmosfere siz YDG olarak nasıl bir politik çalışma ile dahil oluyorsunuz? Yani örgütlenmek için nasıl çalışmalar yapıyorsunuz?
– Daha önce belirttiğim gibi emperyalist saldırılar yoğunlaşıyor. Bu saldırılara karşı da ezilenlerin ciddi bir karşı koyuşu oluyor, olacaktır ve olmalıdır da. Bu noktada YDG olarak 32 yıldır göçmen kökenli bir örgüt olarak gerek Avrupa’da gerek Türkiye ve Kürdistan’da gerçekleşen tüm baskılara karşı mücadele ediyoruz.

Bu dönemi ele alırsak iki noktada çalışmalarımız var. Birincisi YDG’nin genç kitlelerle buluşmasını sağlayarak örgütlülüğümüzü daha da güçlendirmek; ikincisi Avrupa’daki anti-faşist ve anti-emperyalist örgütlerle birlikte savaşa ve yoksulluğa karşı mücadele etmek. Kitleselleşme noktasında önümüzdeki süreçte “Örgütlen, Örgütle” kampanyası başlatacağız. Bu kampanya ile birlikte bir taraftan YDG içerisinde yer alan gençlerin daha bilinçli, daha aktif olmasını sağlarken diğer taraftan gençliğin sorunlarına değinerek genç kitlelere ulaşmaya çalışacağız. Önümüzdeki süreçte gençliğin daha politikleşeceğini öngörümüzü somut adımlar atarak planlamak önemli bir yerde durmaktadır.

Diğer bir nokta ise farklı kurumlarla birlikte Avrupa’daki yaşanan birçok soruna ortak bir şekilde cevap vermek istiyoruz. Bu doğrultuda bazı platformlara dahil olduk. Hem farklı düşüncelerle hareket etmenin hem de saldırılara geniş cephe ile birlikte cevap verilmesinin YDG’ye ciddi katkısı olacağı açık. Genel olarak iki nokta, şu an için YDG’nin kitle faaliyetinin temelini oluşturuyor diyebiliriz.

“Festivalimiz kapitalist sisteme karşı önemli bir cephedir!”

– 30. yıl vesilesiyle nasıl bir festival çalışması ve hazırlığı içinde oldunuz ve de bu süreç size neler kazandırdı?
– Bu sene festivalimizin 30. yılı olması bizim için önemli bir yerde duruyor. 30. yıla uygun bir çalışma örgütledik. Festivalin içeriğine dair bazı değişiklikler gerçekleştirdik. Çalışmalarımızı örgütlerken kolektif bir şekilde ele almaya çalıştık. Böylece gençliğin çalışmalar içerisinde aktifleşmesini sağladık.  Bu tür etkinliklerde kolektif çalışmanın önemi çok fazla hissediliyor.

Diğer yandan festival çalışmalarımızla birlikte YDG’nin politik hattına dair de bilgilendirmeler gerçekleştirdik.

Genel olarak kitle faaliyetimize olumlu etki edecek bir çalışma tarzı izledik. Bunun için bir taraftan sosyal medya üzeri dijital ayağımızı kullanarak çeşitli video ve materyaller paylaştık. Diğer yandan farklı yerlerde festival stantları açtık. Festival çağrımızı dağıtarak birçok farklı kesime ulaşırken devrimci kültür-sanat anlayışımızı kitleler ile tartıştık.
– Festivaliniz aracılığı ile genç kitleye neler söylemek istersiniz?
– Festivalimizin kapitalist sisteme karşı önemli bir cephe olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyoruz. Sistemin en çok saldırdığı kesim kuşkusuz ki gençliktir. Bu saldırıların nedeni gençliğin mücadeleci ruhudur ve bu ruh, her daim egemenleri korkutmuştur. Bugün de aynı korkuyu hissediyorlar. Bundan dolayı gençliği bireyselci bir anlayışla eğitmeye, yetiştirmeye çalışıyorlar. Bireyselcilik ile birlikte apolitikleşmiş, çevresinde yaşanılan sorunlara kayıtsız kalan bir gençlik istiyorlar.

Sistemin krizler yaşadığı bu dönemde gençliğin sokaklara çıkarak sorunlara karşı kayıtsız kalmadığını göstermesi ise sistemin politikalarının boşa düştüğünü gösteriyor. Burada bir gençlik örgütü olarak YDG’ye büyük işler düşüyor. Gençliğin sorunlarını doğru ele alarak, doğru hedefler belirleyerek örgütlü bir mücadeleyi büyütmek gerekiyor. Festivalimiz, bu anlamıyla aynı zamanda bir örgütlenme çağrısıdır. Tüm gençliği birileri daha rahat yaşasın diye milyarlarca insanın yaşamını yok sayan bu sisteme karşı mücadele etmeye çağırıyoruz. Savaşlarla, baskılarla, katliamlarla geleceğimizi ellerimizden alanlara karşı örgütlenelim ve mücadele edelim.

Son olarak da festivalimize büyük değerler katmış “halkın sanatçısı, halkın savaşçısı” sözünün en sade örneği olan Yetiş Yalnız yoldaşı anmak istiyorum. Yetiş yoldaşı en güzel şekilde anmanın yolu da örgütlenerek ve mücadeleyi büyüterek olacağını belirterek sözlerimi bitirmek istiyorum. Ayrıca bu röportajı yaptığınız için de teşekkür ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyoruz.

(ATİK Online)

Tags: , ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑