..." /> Türk Solu ve TKP - Suphi ve Yoldaşlarının katledilmesi | Erdal Boyoğlu

Makaleler

Published on Ocak 27th, 2023

0

Türk Solu ve TKP – Suphi ve Yoldaşlarının katledilmesi | Erdal Boyoğlu


Ayrıca TKP önderi Mustafa Suphi;  Kemalistlerin Anadolu’daki iktidar mücadelesi olan milli mücadeleyi anlamlandıramamaya, yanlış anlamaya sebep olmuştur.  Siyasal çalışmaları  kitlelere yanlış empoze edilmesi sonucu; kitleler ve kadrolar yollarını hep güce tapandan yana kullandığından dolayı, siyasal ilişkilerini de şaşkın tespitlere yöneltmiştir. Bu yanlış tespitleri miras bırakan  TKP; Kemalist iktidarın  kirli yüzünü ortaya çıkarmadıkları gibi, siyasal  tutarsızlığın öncüleri olmuştur.
İşte Türk solunun ideolojik sefaletinin arkasında bu gelenek yatmaktadır.


Türkiye’de sol ve sosyalizm iddialı gruplar ve partiler, milatlarını Türkiye Komünist Partisi’nin kuruluşuna dayandırır ve kurucu olarak da  Mustafa Suphi öne çıkartılır.

Oysa Anadolu Mezopotamya coğrafyasında Sosyalist mücadele tarihine öncülük edenler Ermeni devrimcilerdir. Ermeni devrimciler ilk defa “Komünist Manifestoyu tercüme etmişlerdir.  Türk solu Ermeni devrimciler üzerine bir şeyler söylemez, söylenemez.

Sosyalizm için direnenler ve idam edilen  Ermeni devrimciler hatırlanmaz.

Oysa 1915 Paramaz ve 20 yoldaşı İstanbul/ Beyazıt meydanında idam edilir. İdam anında son sözleri “Yaşasın Sosyalizm” şiarı olur.

Türk milliyetçisi İttihatçı rejimin Anadolu’da yeniden tesisinin mücadelesi olan Kurtuluş Savaşı’na destek olmak için Anadolu’ya gelirken katledilen Mustafa Suphi’nin bu tavrı başlı başına “sol” hareketin Kemalizm’e teslim olmasıyla sonuçlanacaktır.

 Mustafa Suphi’nin  yetersizlik ve hatalarının tartışılmaması, tartışma geleneğinin oluşmaması ve özeleştiri mekanizmasının gelişmemesi, zaafların gelenek olarak günümüze taşınmasını neden olmuş ve yanlışlıklar zinciri ile yanlış ideolojik hat pekiştirilmiştir.

Dolayısıyla tabu olan Kırmızı yanlışlara dokunulmamıştır.

TKP; Anadolu Hareketini Yanlış Tahlil Etmiştir…

Eylül 1920 deki bir raporda “ Mustafa Kemal Paşa ile Doğu Cephesi Komutanı Kazım Karabekir Paşa’nın verdiği bilgilere göre, hükümet ve ordu çevrelerinde Bolşevizme karşı duyulan tasvip ve sempati duygusu artmış bulunuyor ve hatta isyan hareketinin kimi üst düzey yöneticileri komünist olmak istemektedir” sözleri partinin gerçeklerden ne kadar uzak olduğunu göstermektedir. Parti bu görüntünün Sovyetlerden yardım alma amacıyla verildiğini anlayamamaktadır. Parti, İttihatçılığı ve Kemalistlerin İttihatçı geçmişini unutmuştur. TKP, Çerkez Ethem hareketinin karşısında Ankara’nın yanında olmuştur.

TKP, Çerlez Ethem’le  arasında derin bir mesafe koyar: Çerkez Ethem’in Batı Cephesi’nde ki duruşunu ve  hükümete karşı çıkışını lanetlemiştir.

Oysa Çerkez Etem o dönem Bolşeviklere en yakın duran bir çizgide…

Sonuçta İttihat Terakki rejimin Anadolu’da yeniden tesisi Kurtuluş Savaşı olarak algılanacaktır.(Mustafa Kemal bile başlangıçtaki kurtuluş savaşından söz etmez, önüne koyduğu bir Türk-Yunan savaşıdır.  Mustafa Kemal’in asıl kaygısı iktidarının tesisidir. Kurtuluş Savaşı efsanesi iktidarın meşrulaştırılması için sonradan geliştirilmiştir. ) Dönemin ideolojik iklimini

şekillendiren İttihatçılık, Mustafa Suphi de egemendir. Suphi ve arkadaşlarının kendilerini komünist olarak ifade etmeleri ittihatçı geçmişleriyle bir kopuşu yansıtmaz. Dolayısıyla, Parti her ne kadar Marxizm’den söz etse, dilinde bu jargonu kullansa da İttihatçı gelenekten gelen Mustafa Suphi Sinop cezaevinden kaçtıkdan sonra Moskova’ya gidiyor. Orada sosyalistlerle tanışıyor. (Mustafa Suphi  Türkçülük akımıyla içli dışlı bir yapıya sahipti )

Ayrıca TKP önderi Mustafa Suphi;  Kemalistlerin Anadolu’daki iktidar mücadelesi olan milli mücadeleyi anlamlandıramamaya, yanlış anlamaya sebep olmuştur.  Siyasal çalışmaları  kitlelere yanlış empoze edilmesi sonucu; kitleler ve kadrolar yollarını hep güce tapandan yana kullandığından dolayı, siyasal ilişkilerini de şaşkın tespitlere yöneltmiştir. . Bu yanlış tespitleri miras bırakan  TKP; Kemalist iktidarın  kirli yüzünü ortaya çıkarmadıkları gibi, kirlenmenin öncüleri olmuştur.

 İşte Türk solunun ideolojik sefaletinin arkasında bu gelenek yatmaktadır.

Tarihini unutan sosyalist bir hareket bu bağlamda kendini var etmesi düşünülemez. Bu bakımdan Türk solunun köklerini araştırmak elzemdir. Bilmeye, öğrenmeye cesaret edilmedikce, sorgulamayı geliştirmedikçe bugün olduğu gibi celladına aşık olma ilişkisi devam eder ve etmektededir.

 Emek-sermaye çelişkisine karşı olunmadan anti-emperyalizm teranesi  her yanımızı Kemalizmin manipülasyon ideolojisi ile sevecen opotionist siyasal bir ortam yaratmıştır. Bu yanlış bilinç uzun bir dönem Türkiye “sol” hareketini esir alarak Kemalizm’e yedeklenerek. Sosyalizmin enternasyonal karakteri unuttularak, Türk patentli „sol“ bir çizgi izletilmiştir. Oysa Atatürk’ün ağzında sol diye bir şey çıkmamıştır. Solun düşmanı olan bir insan nasıl sol gösterilir.? Nasıl Anti emperyalist gösterilir? Türk egemenleri Anadolu’da herşeyi Türk patentli yaptı, Bu memlekete Migros geldi “Türk Migros”, dediler, Pirelli geldi “Türk Pirelli” oldu. dergi çıkardılar  adına Türk solu dediler. sosyalizm düşüncesi geldi onada Türk sosyalist haraketi dediler. dolayısıyla ne geldiyse hep Türk oldu. Dikkat edilirse  Hemen hemen  tüm sosyalist-komünist partiler de isimlerini Türk patentli yapmıştır.

*TKP’nin yayın organlarında Kürtlere yapılan katliamlara sessiz kaldığı gibi T.C devletinin katliamlarının yanında olmuştur.

*Ermeni sosyalistlerinin idamı, Türk solu dergilerinde hiç bir zaman yazılmadı. Ermeni sosyalistlerin varlığı hep inkar edildi.

İttihatçı Mustafa Suphi’den, Komünist  Mustafa Suphi’ye…

İttihat ve Terakki Hükümeti’ne muhalefetten Sinop’a sürgün edilen Mustafa Suphi buradan kaçarak Çarlık Rusyası’na geçti ve orada Ruslara esir düştü. Esir kaldığı yerde devrimcilerden Ekim Devrimi’nden sonra Bolşevizm’in etkisinde kaldı. 1918 yılında Sosyalist Müslüman Doğu Halklar Kurulatayı’nın ardından sürgündeki Türkiye’li gruplarla beraber 10 Eylül 1920 yılında Bakü’de yapılan kongre ile TKP kuruldu. Rus komünisti Maria ile evlendi. Mustafa Suphi ve yoldaşları Anadolu işgaline karşı Kemalist harekete destek vermek için önce Mustafa Kemal’le  bağlantı kurdu. Mustafa Kemal’in daveti ile Ankara’ya gelmek için yola çıktılar. Erzuruma geldiler..

TKP’nin kurucusu ve başkanı Mustafa Suphi ve parti sekreteri Ethem Nejat’ın da bulunduğu on dört yoldaşı 28/ 29 Ocak gece yarısı 1921 yılında  Trabzon’da Topal Osman’a bağlı çalışan  Kahya Yahya  ve çeteleri tarafından tekne içinde öldürüldüler.

Mustafa Suphi’nin eşi Maria (Meryem) ise sağ olarak Trabzon‘a getirildi. Yahya evine rehin alarak tecavüz ediyor.Alçakca  Çetelerin eline veriyor. Çeteler tarafından  günlerce tecavüz edilerek  işkence ile  öldürülüyor. Kemalist iktidarın  iğrenç çeteleri her türlü vahşetin piyonlarıdır.

“Mustafa Suphi’nin akıbetinden sonra, Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal Paşanın “Trabzonda iskeleler Kahyası Yahya Reiszade Yahya Efendiye” bir telegrafı, Metni şudur:

<— 24/6/37 tele: Hissiyat ve teminat-ı vatanperverannenize teşekkür ederim.<

Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi .MUSTAFA KEMAL

Kaynak:Tarih sohbetleri , Cemal Kutay. Mayıs,1968, İstanbul sayfa 227 Mustafa Suphi:Kanlı sonu kimler, nasıl hazırladı?

Oysa Nazım Hikmet Mustafa Suphi’nin sonuna getiren tezgahı kimin hazırladığını şiirinde gayet açık dille dile getiriyor. Burjuva Mustafa Kemal’in, Yahya Kahya ile elele vererek işlediği cinayet diyor. yukarıdaki telgafda açıkca belli ediyor zaten.

Nazım Hikmet, Mustafa Suphi’nin Trabzondan ayrılırken “taşlandığı”nı  ve hadisenin asıl hazırlayıcısı olarak Mustafa Kemal’le beraber Yahya Kayha’ya hitap eden şiirinde şöyle diyor:

Trabzon’da bir motor açılıyor

Sa-hil-de  ka-la-ba-lık

Motoru taşlıyorlar

son perdeye başlıyorlar

Burjuva Kemal’in omuzuna binmiş

Kemal Kumandanın kordonunna

Kumandan Kahya’nın cebine inmiş

Kahya adamlarının donuna

uluyorlar

Hav… Hav… hak… tuuuuu

Cemal Kutay’ında kitabında açıkca Mustafa Suphi’nin haraket ve faliyetini, Mustafa Kemal Paşanın son anına kadar adım adım takip ettiği anlaşılmaktadır.  Nitekim Yahya Kayhanın öldürülmesinden sonra, bu  mevzuu ele almak istiyen Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey de Topal Osman tarafından öldürülecek,  Topal Osman da benzer akıbet ile hayat sahnesinden çekilecektir.  Mustafa Suphi olayının tatbikatcısı Yahya Kahya da 1922 de öldürüldü.

*Yahya Kahya  Sivas’ta muhakame edilecek fakat aleyhinde hiç bir delil bulunamadığı için beraat edecektir. Yahya Kahya Sivas dönüşünde Samsun’a uğrar. Oradaki arkadaşları ile bir hatıra fotoğrafı çektirir. Fotoğraf çektirenler arasında biri varki  İstiklal mahkemelerinde komünistlere karşı tavrıyla tanınan Servet Reis karşımıza çıkmaktadır.  

Tarih Sohbetleri ,Cemal Kutay. sayfa 230.31

Mustafa Kemal’in tezgahı ile 29 Ocak 1921 gecesi, Trabzon açıklarında Mustafa Suphi ile 15 YOLDAŞ’ının cesedi Karadeniz’in dalgalarına bırakıldı. Katliamın sorumlusu Mustafa Kemal.

Tezgahlayanlar

Ali Fuad Paşa(Cebesoy) ile Kazım Karabekir Paşa’dır.

Mustafa Suphi ile bizzat karşı karşıya gelen ve konuşan Kazım Karabekir’dir  Bu iki paşanın da Mustafa Suphi’nin akıbetinde payı  olanlar arasındadır.

Mustafa Suphi Sonrası ve Toparlanma Süreci…

15 Ağustos 1922’de Kemalist iktidar baskılarını komünistler üzerinde artırması  sonucu Ankara’da gizli olarak 2. Kongre toplandı. TKP Genel Sekreterliğine Salih Hacıoğlu getirildi. (Salih Hacıoğlu Sibirya’da öldürüldü) Kemalist iktidar  12 Eylül 1922’de   TKP’yi kapattı. Kemalist İktidar açık açık komünistlere savaş açmıştı ve bunu adım adım uyguluyordu. Komünist Partisi, Kemalist iktidarın sürekli gazabına uğramasına rağmen bir türlü ona karşı siyasal tavır geliştiremedi. Sovyetler Birliği Trabzon Konsolosluğu Mustafa Suphi olayını sadece bir kınama yazısı ile protesto etti. Lenin’in bu olay üzerine yazdığı ve/ya dillendirdiği bir kaynağın olmaması da düşündürücü bir durum.

TKP ve TÜRK SOLU

Yasal çalışma olanağı ortadan kaldırılan TKP’nin üçüncü kongresi 31 Aralık 1924- 1 Ocak 1925’de İstanbul-Akaretler’de  gizli bir toplantı gerçekleştirdi. Şefik Hüsnü genel sekreterliğe getirildi. Kongreden sonra, Şeyh Said isyanını gerekçe gösteren hükümet Takrir-i Sükun kanununu çıkartarttı. CHP harici tüm siyasi kurumları kapattı. TBMM tutanaklarında bu görülebilir. İstiklal mahkemeleri diye tarihe not düşen dönemde, 60 bini bulan tutuklamalar ve yargılamalar sonucu 1054 kişi idam edilir. 1925’de yapılan tutuklamalardan kömünistlerde nasibini aldı. 1926 yılının Mayıs ayında, Şefik Hüsnü’nün girişimiyle, Viyana’da bir parti konferansı yapıldı. Vedat Nedim Tör ile Şefik Hüsnü arasında tartışmalar yaşandı. Vedat Nedim Tör Partinin tüm arşivini Kemalist iktidara teslim etti.

Nazım Hikmet TKP’nin parti üyesiydi.TKP’li olduğundan dolayı Kemalist iktidar tarafından sık sık gözaltına alınıyor, tutuklanıyordu.

Şefik Hüsnü, Fransa okudu, orada doktor oldu. Türkiye döndü. Kızı Alman faşizmine karşı savaştı. Naziler tarafından öldürüldü. 1951 tutuklamalarında Şefik Hüsnü’de tutuklanmıştı.  1959 yılında hapis sonrası sürgüne gönderildiği Manisa’da öldü.

Zeki Baştımar, 1905 yılında Trabzon’un Sürmene ilçesinin Baştımar Köyü’nde dünyaya geldi. Genç bir öğretmen okulu öğrencesi iken kömünist düşünceleri benimsedi.Yüksek öğrenimini Moskova Üniversitesinde yaptı. Yurda dönünce Başvekalet Kütüphanesinde tercüman olarak çalıştı. TKP İl Komitesi, Merkez Komitesi, Polit Büro üyeliği ve Merkez Komitesi Birinci Sekreterliği görevlerini üstlendi. Yaşamının on yılı aşkın bölümünü cezaevinde, 13 yılını siyasal sürgünde geçirdi. İlk tutuklanma tarihi 1930, son tahliye tarihi 1959 oldu.. Ömrünün kesintisiz 50 yılını Türkiye Komünist Partisi’nin saflarında geçirdi.

 1951 Tevkifatı” adıyla anılan Türkiye Komünist Partisi davalarında en büyük cezayı o almıştı. On sene hapis ve sekiz sene dört ay Amasya’da nezaret cezası aldı. Tutuklandığında Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi üyeliği görevini yürütüyordu. Parti içindeki kod adı “Yakup Demir” olan Zeki Baştımar yurt dışında TKP Genel Sekreteri oldu..

TKP kadroları 1960 yılında yurtdışına çıkarak partiyi yurtdışında yeniden örgütlediler. Doğu Almanya’da Bizim Radyo kuruldu

Zeki Baştımar 18 Kasım 1973 yılında Doğu Berlin’de hastahanede öldü.

Dr.Hikmet Kıvılcımlı, TKP’nin merkez komite üyesiydi, TKP’yi eleştirerek yollarını ayırdı. Vatan Partisi’ni kurdu ama partisi kapatıldı.  Sosyalist Vatan Partisi’ni kurdu  akıbeti uzun sürmedi.  Dr. Kıvılcımlı, aranıyordu ve hastaydı Moskovaya gitmek istemişti ama İsmail Bilen tarafından gitmesi engellendi. Brejnev’e çok uzun bir mektup yazdı. Bir faydası olmadı 1971 ‘de Yugoslavya’ya gitti. Orada hastalandı ve  Belgrad ‘da hastahane de  öldü.

İBO’NUN TKP TAHLİLLERİ-I

 (…)Mustafa Suphi dönemini çocuksu bir saflıkla savunuyordu. O döneme Ekim Devrimi coşkusunun damgasını vurduğu inancındaydı. Mustafa Suphi’nin teorik görüşlerine ait, birkaç bildirinin dışında hiçbir metin yoktu. Tekin Erer’in kitabına dayanıyordu. Kaynak Muzaffer Oruçoğlu. Facebook sayfası.

 1973 tarihinde İsmail Bilen (Marat)TKP genel sekreteri oldu. Zeki Baştımar’a sahip çıkmadı. Ölümünü gizledi.Doğu Almanya’ya Başbalanı Erich Honecker Baştımar’la ilgili bir başsağlığı metni yayınladı. 1985 ‘de İsmail Bilen Doğu Berlin’de öldü, Bilen’den boşalan genel sekreterliğe Nebi Yağcı (Haydar Kutlu) geldi.1989 yılında Türkiye’ye geldi tutuklandı. TİP/TKP birleşimi sonucu legal olarak  TBKP kuruldu. Nihat Sargın öldü. TBKP dağıldı. TİP’in devamı Sosyalist İktidar Partisi kongresinde TKP ismini aldı. Komünist bir parti kurmak serbest bırakılınca SİP isim değiştirerek parti adını TKP yaptı. Ama  bu TKP’de 2014 ‘de ikiye ayrıldı. Merkez komitesi sekize sekize olunca iki taraf da eşit şartlarda ayrıldılar.

TKP bu ayrılığında şiddet yaşanmaması çok önemli ayrıntılı bir gelişmedir diye düşünüyorum

*TKP ikiye ayrılmadan önce 21 Ocak 2012’de Mersin’de gerçekleşen ’Barış Mitingi’nde TKP ismini kullandığı için ÜRÜN çevresine saldırmıştı. ÜRÜN çevresinin SİP’ten dönüşen TKP’yi ’çakma TKP’ olarak adlandırdığı, diğer grubunsa TKP ismini kazanabilmek için uzun yıllar mücadele verdiklerini diğerlerinin TKP’yi terkettiğini, asıl isim sahibinin kendileri olduğunu söyledikleri biliniyor. İsim yüzünden İstanbula’da çeşitli yerlerde kavga olayları yaşanmıştı.

*TKP kendi içinde çok bölündü.

Kimisi daha çok ulusalcı çizgiye dönüştü,  kimisi eski geleneğini sürdürmeyi kılavuz aldı,  kimisi de Kürtlerle ittifak çizgisiyle daha gerçekçi daha sosyalistçe bir duruş sergiledi…


Erdal Boyoğlu – 27.02.2023

Tags:


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑