..." /> Stalin’in oğlu yazdı: Babamı Savunuyorum

Kitap

Published on Ocak 31st, 2023

0

Stalin’in oğlu yazdı: Babamı Savunuyorum


Ceylan Yayınları, Stalin’in oğlu Vasili Stalin tarafından kaleme alınan “Babamı Savunuyorum” kitabını yayınladı. “Babam seviliyor ve sayılıyordu. Bunun adı kült değil, halk sevgisidir. Yüz yıl sonra Hruşçov ile Bulganin’i hiç kimsenin hatırlamayacağına eminim. Yoldaş Stalin ise daima hatırlanacak” sözleriyle Stalin’i savunan Vasili’nin anıları, ilk kez Türkçeye çevrildi.

Sosyalizm deneyimini anlamak, başarı ve başarısızlıklarından sonuçlar çıkarmak, aynı zamanda dönemin doğru aktarılması ve buna bağlı olarak doğru sonuçların çıkarılmasıyla mümkündür. Elbette sosyalizm deneyimi söz konusu olduğunda Sovyetler Birliği ve Josef Stalin ilk akla gelenlerden. Ancak bu deneyim aktarımı ve tarih yazımında pek çok tek yanlılık ve çarpıtmada söz konusu. Stalin özgülündeki çarpıtmalar sadece batılı emperyalist gericiliğin değil, Stalin’in ölümünden sonraki süreçte Sovyetler Birliği’nde de en revaçta olan konulardan biridir.

Bu akıntıya kapılmayan Stalin’in oğlu Vasili İ. Stalin’in kaleme aldığı “Babamı Savunuyorum” anı kitabı, ilk kez Türkçeye çevrildi. Fırat Sözeri’nin Rusçadan çevirisiyle Ceylan Yayınları tarafından yayınlandı.

TUTSAKLIKLA BİRLİKTE GELEN KİTAP
Babasının ölümünden kısa süre sonra -ki o zaman görevinden alınmıştı- Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) Konsolosluğuna politik iltica başvurusu yapan Stalin’in oğlu, babasını öldürmekle suçladığı insanların kendisini rahat bırakmayacağını anlamıştı. Vasili’nin endişeleri yersiz değildi. 28 Nisan 1953’te, Sovyet karşıtı propaganda ve görevi kötüye kullanma gibi uydurma suçlardan tutuklandı. İki yıldan fazla süren “soruşturmanın” ardından sekiz yıl hapis cezasına çarptırıldı. Eğer babasını reddedip mahkum etmiş olsaydı, tüm suçlamaların kaldırılması ve eski statüsüne dönmesi dahil olmak üzere çok daha kolay bir yazgıya sahip olabilirdi. Ancak Vasili bunu reddetti.

Vasili’nin iradesini kırmaya yönelik son girişim Ocak 1960’ta yapıldı. Tehditlerin Vasili üzerinde işe yaramadığı anlaşılınca onu satın almaya karar verdiler. Vasili cezasını bitirmesine 1 yıl 3 ay 15 gün kala serbest bırakıldı, Moskova’ya getirildi, kendisine üç odalı bir daire tahsis edildi ve emeklilik hakkı verildi. Kısa süre sonra da Hruşçov tarafından kabul edildi. İktidar bu yaptıkları karşısında Vasili’den tek şey talep ediliyordu: Babasının “suçlarını” mahkum etmesi, babasının “yoldaşı” olarak gördüğü kişiler tarafından zehirlendiği iddiasından vazgeçmesi. Vasili ihanet etmedi. Sığınma talebiyle bir kez daha ÇHC konsolosluğuna başvurdu. Vasili Stalin, özgür geçirdiği birkaç aylık süre içinde, babasından ve kendi yaşamından dürüst ve sadelikle söz ettiği, açık yürekliliğiyle baş döndüren anılarını yazdı. Her an tutuklanabileceğinin farkındaydı, bu yüzden çalışmasını bitirmek için acele ediyordu. Nitekim beklediği gibi oldu. 16 Nisan 1960 tarihinde Çin’e geçiş meselesi olumlu bir şekilde çözülmüş ve son teknik ayrıntılar üzerinde çalışılırken, Vasili cezasının geri kalanını çekmek üzere yeniden tutuklandı. Nisan 1961’de serbest kaldıktan sonra o yıllarda yabancı ziyaretçilere kapalı olan Kazan’a sürgün edildi. Vasili Stalin, 19 Mart 1962 tarihinde şiddet gördüğü için öldüğünü düşündüren bir şekilde yaşama veda etti. Herhangi bir soruşturma yapılmadı, resmi doktor raporunda Vasili İosifoviç Cugaşvili’nin (Nisan 1961’de kendisine verilen kimlik belgesine bu soy isim yazılmıştı) alkol zehirlenmesinden öldüğü yazıyordu.

Kitap, anılardan oluşsa da, anlattığı dönem ve taşıdığı değer bakımından bir anı kitabından daha fazlası. Anti-stalinist yazının hegemonya kurduğu tarihsel ve günümüz dünyasında, Stalin’in niçin reddedilemeyeceğini, sahiplenilmesi ve yeni kuşaklara aktarılması gerektiği fikrini bir kez daha hatırlatıyor.

Vasili, “Ben Vasili Stalin, babamı reddetmiyorum” cümlesiyle başlayan kitabında tam da buna dikkat çekiyor: “Benim vicdanım temiz, yalana dayanan bir suçlama ile kirletilemez. Tıpkı yalan ve iftiranın babamın anısını kirletemeyeceği gibi. O, genç Sovyet ülkesini Lenin’in ellerinden dört bir yanı düşmanların -ki bunların bir kısmı içeridendi- tehditleri altındayken aldı ve kardeş sosyalist ülkelerle çevrili, büyük sosyalist bir ülke olarak devretti. Bu suç mu? Bu utanılacak bir şey mi? Hangi kişi kültünden söz edilebilir? Babam, ülkeyi refaha ve zafere götüren bir kaptandı. Bu yüzden ona saygı duyuluyordu. İşte ‘kült’ denen şey tamamen bundan ibaret. Nasıl da iğrenç bir sözcük bulmuşlar. ‘Kült’, secde etmek demektir. Babam seviliyor ve sayılıyordu. Bunun adı kült değil, halk sevgisidir. Anıtları kaldırabilirsiniz, fakat sevgi ve saygıyı insanların yüreğinden söküp alamazsınız. Yüz yıl sonra Hruşçov ile Bulganin’i hiç kimsenin hatırlamayacağına eminim. Yoldaş Stalin ise daima hatırlanacak.”

Nitekim öyle de oluyor. Tarih her şeyi yerli yerine koyuyor.


Sadece Avrupa sipariṣ icin: ceylan.avrupa@gmail.com
Türkiye için: ceylankitap.com ve yaykop.com.


(avegkon.com)

Tags: , ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑