Makaleler

Published on Haziran 26th, 2022

0

Sosyalizmde ayrılma hakkı | Ziya Ulusoy

Bugün Kürt ulusal özgürlük mücadelesi halkların birliğinden yana tavır alırken, sosyalizmin ayrılma hakkını koruyarak özgür-gönüllü birliğin savunusu Kürt işçi ve yoksullarına güven verebilir, bunu reddeden değil.

Tabii ki hak eşitliği temelinde gönüllü birliğe giden ulusların ayrılma hakkından söz ediyoruz.

Sovyetler Birliği, Sovyetik temel üzerine, ayrılma hakkını koruyan özgür ulusların gönüllü federatif birliği olarak kuruldu.

Devriminin bütün görkemine rağmen, Çin’de devrim sonrası ve sosyalizm çabası sürecinde bölgesel özerklikle yetinildi.

Sovyetler Birliği en ileri örnek olarak, özgür ulusların gönüllü birliğinin kıstası ve biçimi olarak federatif birlikle yetinmedi, ayrılma hakkını korumayı ilke edindi ve sosyalist anayasada hukuksal güvenceye aldı.

Sosyalist Sovyetler Birliği’nde ulusal sorunun içeriği elbette değişmişti. Özgür ulusların geçmiş tarihten kalan yönetimsel, ekonomik ve kültürel eşitsizlikleri giderme mücadelesi yeni içerikti.

Sovyetler Birliği yönetimsel alanda Yüksek Sovyet’in yanı sıra, yasamayı uluslara hak eşitsizliği açısından denetleme yetkisine sahip Birlik Meclisi/Sovyeti de oluşturdu. Ulusal federasyonlardan, özerk cumhuriyetler ve bölgelerden seçilen temsilcilerden oluşuyor ve Yüksek Sovyet’in yasa ve kararlarını ulusal hak eşitliğine aykırı olup olmadığına karar veriyordu. Aykırıdır kararı verirse yasa ve karar yürürlüğe konamıyordu.

Aynı zamanda federatif birlik cumhuriyetlerinde komünist parti ve Sovyet yöneticilerinin ulusal kadrolarla doldurulmaları, ulusal dilleri ve kültürlerinin geliştirilmesi ile sanayileşmenin Sovyetler Birliği’nin hemen bütün uluslar bölgelerine planlı tarzda yaygınlaştırılması yeni içeriğin çizgisi oldu.

Ekonomik alanda gelişkin ulusların proletaryası diğer uluslar lehine fedakarlık yaparak (olumlu anlamda hak eşitsizliği) onların geri bıraktırılmışlığını gidermeye, eşitsizlik makasını daraltmaya çalışıyordu.

Bu çizgi ve çaba, Sovyetler Birliği halklarının birliğini sürdürmelerini sağladı. Faşist işgale karşı savaşta ve sonrasında birliği sürdürmede temel bir rol oynadı.

Fransa’nın Cezayir, Vietnam, İngiltere’nin Hindistan, Portekiz’in Afrika ülkeleri gibi sömürgeleri bu aynı dönemde savaşarak, zorlu mücadelelerle ayrıldılar. Fakat Sovyetler Birliği’nde uluslar ayrılma hakkı ve diğer ilişkiler nedeniyle ayrılmadılar.

Revizyonist dönemde Çekoslovakya, Afganistan işgalleri himayeci sömürgecilik politikasıydı.

Sovyetler Birliği yıkılırken veya Batı kapitalizmine iltihak ederken, Gorbaçov’un Kafkasya’da askeri birlikleri kısa bir süre harekete geçirmesi, Azeri-Ermeni çatışması veya Orta Asya ülkelerindeki uluslar arasında yaşanan gerginlik, sosyalizmin de milliyetçiliği yenemediğine yorumlandı.

Oysa Yeltsin nasıl ki Rusya’yı Batı emperyalizminin paryası mafya kapitalizmine hızla dönüştürdüyse, diğer ulusların özel mülkiyetli kapitalizme hızla geçiş yapan burjuva ögeleri de kendi grupsal kapitalist çıkarları yönünde Batı kapitalizmine iltihak ettiler.

Üstelik referandumda halkların büyük çoğunluğu Sovyetler Birliği’nin sürdürülmesine oy verdiği halde Yeltsin Rusya Federasyonu’nu birlikten çekerek Sovyetler Birliği’ne diğer ulus burjuvalarından daha erken son verdi.

Lenin’in, “halklar ve ülkeler arasındaki ulusal ve devletsel farkların… proletarya diktatörlüğünün tüm dünya ölçüsünde gerçekleşmesinden sonra bile daha çok çok uzun bir zaman süreceği” (Radikalizm’, Komünizmin Çocukluk Hastalığı, Tüm Eserler, cilt XXV, s. 280) öngörüsü elbette doğrudur.

Uluslar ezel-ebed değil tarihsel olarak geçici olgular. Ekonomik maddi koşullar birliği gerektirirken, sosyalizm uluslar arasında hak eşitliği ve özgür ulusların -ayrılma hakkı korunarak- birliğini inşaya çalışır, emperyalizm kendi tekel gruplarının uluslar üzerinde savaş, zor ve sömürüyle hakimiyetini kurmayla bu maddi temelden yararlanır.

İlginç olan Türkiye’de emekçi sol ve devrimci hareket içinde sosyalizmde ulusal bölgelerin cumhuriyetlerinin -ayrılma hakkını koruyarak- birliğini değil, tek sosyalist cumhuriyeti savunan az değil.

TKP zaten ayrılma hakkını baştan reddediyor, sosyalşovenizme düşüyor. Devrimin programında ayrılma hakkını tanıyan TKİP ve aynı hakka Kürdistan’ın birleşme hakkını da ekleyen THKP-C tek sosyalist cumhuriyet öngörerek bolşeviklerin Sovyetler Birliği deneyimindeki ileri çözümünü reddediyorlar.

Bugün Kürt ulusal özgürlük mücadelesi halkların birliğinden yana tavır alırken, sosyalizmin ayrılma hakkını koruyarak özgür-gönüllü birliğin savunusu Kürt işçi ve yoksullarına güven verebilir, bunu reddeden değil.


Ziya Ulusoy – ETHA – 2022

Tags:


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑