ABD

Published on Şubat 1st, 2023

0

Siyah Tarihi Ayı başlarken: ‘Bir hayalim var’dan bugüne ABD

Siyahların ABD’de bugün halen karşı karşıya bırakıldığı ırkçı ayrımcılığı yalnızca ülke tarihindeki yerlerine ve bu yerin önemine vurgu yapan Siyah Tarihi Ayı’nda değil her gün hatırlamaya devam etmek çok büyük önem taşıyor.


Selay Dalaklı – bianet

“Afrikalı Amerikalı tarihi olmadan Amerika tarihi olmaz. Siyah deneyimi, ‘Amerika tarihi’ olarak düşündüğümüz her şeyde yerleşiktir. Washington Amerikan Üniversitesi Irkçılık Karşıtı Araştırma ve Politika Merkezi Direktörü Sara Clarke Kaplan, bu sözleri bundan tam bir yıl önce “Siyah Tarihi Ayı” (Black History Month) vesilesiyle söylemişti.

Clarke Kaplan haklıydı.

Çünkü her ne kadar “çoğu Amerikalı ABD tarihini 1620 yılında 102 yolcunun Mayflower’a varması ile başlatsa da esasında bundan bir yıl önce köleleştirilmiş 20 Afrikalı zorla Britanya kolonilerine getirilmiş,” böylece yalnızca ABD tarihi değil, ABD’deki kölelik tarihi de başlamıştı.

Bugün 1 Şubat 2023. Yani, başta ABD olmak üzere Kanada ve İngiltere gibi ülkelerde “Siyah Tarihi Ayı” olarak kutlanan ayın ilk günü.

Bu yıl, Siyah Tarihi Ayı, Tennessee eyaletinin Memphis şehrinde 29 yaşındaki Siyah ABD’li Tyre Nichols’un polis şiddeti sonucu hayatını kaybetmesiyle birlikte ülkede yeniden alevlenen Siyah karşıtı ırkçılık tartışmaları ve protestolarının sürdüğü bir dönemde başlıyor.

Bu, maalesef ABD tarihinde Siyahlara yönelik ilk polis cinayeti değil, tıpkı ülkede Siyah karşıtı ırkçılığın sürdüğünün tek emaresi olmadığı gibi…

Siyah Tarihi Ayı vesilesiyle hem bu ayın tarihine hem de başta Afrikalı Amerikalı yurttaşlar olmak üzere ABD’deki Siyahların bugün hâlâ karşı karşıya olduğu ırkçı ayrımcılığa biraz daha yakından bakalım…

Neden Şubat ayı?

İlk olarak “Siyah Tarihi Ayı” ile neyin amaçlandığına bakacak olursak, bu ayın amacı, “yılda bir, ABD’deki Afrikalı Amerikalıların başarılarını kutlamak ve ABD tarihinde oynadıkları merkezi rolü tanımak” şeklinde açıklanıyor.

Peki, bunun için neden şubat ayı seçilmiş?

Britannica’nın aktardığına göre, bu sorunun cevabı, 20. yüzyılın başlarında Afrikalı Amerikalı Çalışmaları alanına öncülük etmiş olan ABD’nin önde gelen tarihçilerinden Carter G. Woodson’da yatıyor.

Şöyle ki, 1915 yılında ABD’de köleliğin kaldırılmasının 50. yılı vesilesiyle üç haftalık bir kutlama programına katılan Carter G. Woodson, bundan ilham alarak dört meslektaşıyla birlikte “ABD akademisi ve okullarında uzun yıllardır ihmal edilmiş bir konu olan Siyah geçmişini araştırmayı teşvik etmek adına Zenci Hayatı ve Tarihi Çalışmaları Derneğini (ASNLH) kuruyor.”

Bunu ise önce Woodson’ın “Zenci Tarihi Dergisi” (The Journal of Negro History) ve “Zenci Tarihi ve Edebiyatı Haftası”, ardından Şubat 1926’da ilan edilen “Zenci Tarihi Haftası” (Negro History Week) izliyor.

Şubat ayında doğan iki kişi Siyahların tarihinde büyük bir yere sahip: 12 Şubat 1865’te doğan ve köleliğin kaldırılmasında önemli bir adım olan Özgürlük Bildirgesi’ni açıklayan ABD Başkanı Abraham Lincoln ve 14 Şubat 1895’te doğan kölelik karşıtı yazar Frederick Douglass.

Carter G. Woodson, bu iki ismin ölümünün ardından Şubat ayında bir hafta boyunca yalnızca Lincoln ve Douglass’ın değil, ülkedeki tüm Siyahların katkılarına ve başarılarına dikkat çekmeyi amaçlıyor.

1950’ler ve 60’lardaki Sivil Haklar Hareketi ile birlikte pek çok yerde “Siyah Tarihi Ayı” olarak kutlanmaya başlanan şubat ayının resmi olarak “Siyah Tarihi Ayı” olması ise Woodson’ın kurduğu derneğin çalışmaları sonucu ABD Başkanı Gerald Ford döneminde gerçekleşiyor.

Bu bağlamda 1976’dan bu yana her ABD Başkanı Şubat ayını resmi olarak Siyah Tarihi Ayı ilan ediyor ve her yıl bunun için ayrı bir tema belirleniyor.

Örneğin, 2023 yılının teması “Siyah Direniş(i)” (Black Resistance).

“Siyah Direniş(i)”

Woodson’ın kurduğu ve bugün “Afrikalı Amerikalı Hayatı ve Tarihi Çalışmaları Derneği” (ASALH) ismiyle çalışmalarına devam eden dernek, 2023 için seçilen “Siyah Direniş(i)” temasını özetle şöyle tarif ediyor:

“2023 Siyah Tarihi Ayı’nın teması olan Siyah Direniş(i), ABD tarihinin ilk günlerinden bu yana Afrikalı Amerikalıların geçmişte ve bugün yaşadığı her türlü baskıya, özellikle de linç, ırkçı pogromlar ve polis cinayetleri olmak üzere ırkçı teröre karşı nasıl direniş gösterdiğini ele alıyor.

“Bu çabalar, ABD’de ve ABD’nin siyasi yetki alanının ötesinde, adil ve demokratik bir toplumda insan onuruna yaraşır, kişinin kendi hayatı hakkında karar verebildiği bir hayatı savunmak için sarf ediliyor.”

Siyah Tarihi Ayı’nın önemi ise işte tam burada, her ne kadar adına “geçmiş” desek de toplumun aslında “geçmemiş” gerçekliklerinde yatıyor:

“ABD’deki toplumsal meselelere ve siyasete çok az da olsa dikkat etmiş herkes, ülkenin ‘herkesin eşit yaratıldığına’ ilişkin öğretisini tam anlamıyla yerine getirmek için halen yapılacak çok şeyi olduğunu biliyor. Bu ayın dersleri bize geçmişimize bakarak ileri gitmenin yolunu sunuyor.”

Köklerini geçmişten alan yapısal bir sorun

Siyah Tarihi Ayı’nın amacı her ne kadar ABD’deki Siyahların başarılarının ülke tarihindeki yerine vurgu yapmak olsa da bugün halen karşı karşıya kaldıkları Siyah karşıtı ırkçılık ve ayrımcılık, köklerini ülkenin kölelik geçmişinden alan yapısal bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.

Kişilerin yaşadıklarını sayılara indirgemek çoğu zaman sorunlu ve eksik bir yaklaşım olmakla birlikte, bu riski alarak ülkede yapılan araştırmalara ve elde edilen istatistiki verilere baktığımızda, ABD’nin sahiden de amaçladığını söylediği eşitliğe fersah fersah uzak olduğunu görüyoruz.

Birkaç istatistik ile hatırlayalım…

Washington Post gazetesinin topladığı verilere göre, ABD polisi 2021 yılında en az bin 55 kişiyi vurarak öldürmüştü. Hayatını kaybedenlerin yüzde 27’si ise ülke nüfusunun 13’ünü oluşturan Siyah yurttaşlardı.

Diğer bir ifadeyle, Siyah ABD’lilerin Beyazlara oranla polis şiddeti sonucu hayatını kaybetme ihtimali iki kat daha fazlaydı.

Hapishanelerindeki duruma baktığımızda da 2021 itibariyle yüz binde 528 ile hapse girme oranının Siyahlar arasında en yüksek olduğunu görüyoruz.

Dahası, ülkedeki Siyah karşıtı ırkçılık ve ayrımcılık yalnızca polis şiddeti ya da adli vakalarda karşımıza çıkmıyor. Aksine, sağlıktan iş hayatına pek çok alanda bunun izlerini sürmek maalesef mümkün.

Sağlık, işgücü ve gelir verileri ne söylüyor?

2019 yılının sonundan bu yana dünyanın istisnasız her yerini zaman zaman artan bir şiddetle etkisi altına alan COVID-19 pandemisi ile başlayalım.

Kaiser Family Vakfı (KFF) için 2022 yılında yapılan bir araştırmaya göre, COVID-19’a yakalanma ve virüse bağlı rahatsızlıklardan hayatını kaybetme oranı, Siyah, Latin Amerikalı (Hispanic) ve Yerli Amerikalı ve Alaskalılar (AIAN) arasında Beyazlara nazaran daha yüksekti.

Araştırmacılar Latoya Hill ve Samantha Artiga’nın değerlendirmesine göre, bu durumun ardında yatan sebep, Beyaz olmayan kişilerin uzaktan çalışmanın mümkün olmadığı işlerde çalışmak, kalabalık hanelerde yaşamak ve toplu taşımayı daha çok kullanmak durumunda olmak gibi çalışma ve hayat şartları sebebiyle bulaş riskine daha çok maruz kalmasıydı.

Benzer şekilde, Business Insider’ın “Irkçılığın Amerika’da hâlâ bir sorun olduğuna ikna olmayan arkadaşlarınıza ve ailenize göstermeniz için 25 tablo” başlığıyla yayınladığı habere göre, ülkedeki istihdam ve işsizlik verileri de sistematik bir eşitsizliğe işaret ediyordu.

Örneğin, 2022 yılı itibariyle Beyazlar arasında istihdam oranı yüzde 59,9 iken, bu oran Siyahlar arasında yüzde 58,8’di. Dahası, Kasım 2022’de Beyaz yurttaşlar için yüzde 3,2 olarak açıklanan işsizlik oranı Latin Amerikalılar için yüzde 3,9, Siyahlar için ise yüzde 5,7 seviyesindeydi.

Crist Kolder Associates firmasının 2022 tarihli çalışması, Fortune 500 ve S&P 500 şirketlerinin CEO’larının yalnızca yüzde 10,7’sinin Beyaz olmadığını ortaya koyarken, 2022 yılı itibariyle Fortune 500 şirketlerinin sadece altısının CEO’su Siyah yurttaşlardı.

2021 yılında yapılan bir araştırma da ABD’deki Beyazların kişi başına milli gelirinin 48,7 bin dolar, Siyahların ise 29,6 bin dolar olduğunu gösterdi.

“Bir hayalim var benim”

Bu ve bunun gibi istatistikleri çoğaltmak maalesef mümkün.

Tüm bu istatistikler ise bize tek bir şey söylüyor: Siyah karşıtı ırkçılık, ayrımcılık ve eşitsizlik, yalnızca devlet ve polis şiddeti olarak değil, kılcal damarlarına işlediği toplumsal hayatta ve sosyo-ekonomik şartlarda da yapısal ve sistematik bir sorun olarak varlığını sürdürüyor.

Siyahların ABD tarihindeki yerine ve bu yerin önemine vurgu yapan Siyah Tarihi Ayı’nda, yalnızca Siyahların yüzyıllar içindeki başarılarını değil, bugün halen karşı karşıya bırakıldıkları ırkçı ayrımcılığı da gözümüzün önünde tutmamız bu yüzden büyük önem taşıyor.

O halde Siyah hakları savunucusu Martin Luther King Jr.’ın 28 Ağustos 1963’te Washington’da yüzbinlere hitap ettiği konuşmasından bir alıntıyla bitirelim. “Bir hayalim var” demişti Martin Luther King o gün:

“Bir hayalim var.

“Gün gelecek, bu ulus ayağa kalkıp kendi inancını gerçek anlamıyla yaşayacak. ‘Şunu kendinden menkul bir gerçek kabul ederiz ki bütün insanlar eşit yaratılmıştır.’

“Bir hayalim var.

“Gün gelecek, eski kölelerin evlatlarıyla eski köle sahiplerinin evlatları, Georgia’nın kızıl tepelerinde kardeşlik sofrasına birlikte oturacaklar.

“Bir hayalim var.

“Gün gelecek, dört küçük çocuğum, derilerinin rengine göre değil, karakterlerine göre değerlendirildikleri bir ülkede yaşayacaklar.

“Bugün bir hayalim var benim…” (SD)


Fotoğraf: “Kimi koruyorsunuz? Kime hizmet ediyorsunuz?” Nichols’ün ölümünün ardından New York’taki protestolardan. 

Tags: , , , ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑