Makaleler

Published on Nisan 8th, 2023

0

Özgürce düşünebildiğim kadar, özgürüm | Gül Güzel


Özgürlük denildiğinde, hepimizin aklına çeşitli imgeler ve metaforlaşan düşünceler gelir. Öyle düşünceler ki, bireysellikten toplumsallığa, toplumsallıktan evrenselliğe  kadar sürükler bizi ardından akan nehirlerin coşkusuyla. Bu coşkunun ardından çarptığımız taşlar, kayalar, beton duvarlar, demir kapı, dar pencereler dizilir dizelerimize… Ben ve çevremdeki tanıdıklarımın hepsi tanır bu imgeleri.

Teoride öğrenilip, gerçek yaşama indirgenmek istenen onurlu özgürlüğün hedefi, tembelliği asla kabul etmez.  Kendi özgürlüğümü, bir başkasının sağlamasından beklemek, özgürlüğe ihanet tembelliğidir.

Gerçekten özgürlüğü talep etmek için atılan ilk adım ve o adımı yürüyüşe, yürüyüşü koşmaya dönüştürerek hedefe bir an önce ulaşmak için bedel ödemeyi de göze almak gerekir. Bir diğer adıyla cesaretli olmak, tehlikeleri göz önünde bulundurup, hayal kırıklıklarına yer bırakmamak. Bu tavır ve duruş ile engellenen mücadelenin yeniden eyleme dönüşmesi gerçekleşebilir.

Kendi özgürlüğüm için bir başkasının yerime mücadele etmesini beklemem, kişisel-bireysel egoistliktir. Egoist düşünüp davranmak ise, özgürlüğe karşıt ihanet, düşmanlıktır. Özgürlük mücadelesinde bu tutum ve düşüncenin yeri asla yoktur; olmamalıdır. Özgürlük mücadelesinin aynı zamanda cinslere indirgenmemesi de lazım. Bireysel sorun olarak ele alınıp issanlığın onurlu özgürlük mücadelesi olarak düşünülüp ele alınmazsa, olmaz. Onurlu özgürlük mücadelesi diğer bir deyimle, insani bir görevdir.

Onurlu özgürlüğe örnek göstermek gerekirse, Anadilinde konuşabilmesi insanın en büyük özgürlük hakkı ve onurudur. Bu konuda karşılıklı kabullenme, saygı duyma, diğerini dışlamama, özgür düşünen ve davranan insanın en makul tutumu olmalı. Özgür düşünüp, düşüncenin özgür yaşam için temel ilke haline geldiği zaman, yürütülen nasyonal (milli) savaşlar, inançlara ayrımcı yaklaşımlar, ten rengi ve cins ayrımı kendiliğinden son bulacaktır. Savaşsız bir dünya için ve gittikçe fakirleşen halkların bir avuç sömürgeciye karşı onurlu mücadelesi olmalıdır özgür düşünce ilkesi.

ANA – kadınca düşünüp yaşamak özgürlüğün temel ilkesi olmalı. Ancak kadının ulaştığı onurlu özgürlük bilincine geldiği yeri görmek, izlemekle yetinilmemeli. Sadece bakıp, yetindiğimizde, mücadelenin zinciri birer birer kopar ve hedefe ulaşmak uzayıp gider. En kısa anlatım şekliyle; tembel tavizler için artık zamanımız yok! demek yerinde olur.

Dolaylı değil, dolaysız onurlu özgürlük için toplumlardaki sınıf farkının kaldırılarak, bunun üst düzeyinde ANA zihniyet eksenli olarak adaletli yaşam özgürlüğünde yüzebilmek; yüzerken neyi giyebileceğimize özgür irademizin karar vermesi gerekir. Bunları yaşarken, her bireyin kendini sorgulayan güce varması olmazsa olmaz bir husustur. Sadece bu yaklaşımla yaşanan özgürlük, gerçek özgürlüktür.

Benim, BEN olamadığım yaşamda, ben BEN değilimdir. Benim nasıl BEN olduğuma ancak kendim karar verip, yaşamamın mimarı olabilirim. Özgürlüğüm için mücadele edip karar veren ben oldukça, Tanrı’lar da benimle mutlu olurlar. Tanrı’lar, ben-biz insanları, başkalarının tepside servis edeceği özgürlüğü yaşamakla sınırlı kılmak için yaratmamışlardır. Tanrı’lar da kendisine karşı boyun eğeni değil, karşısında kendi hak, özgürlük ve talepleri için mücadele içinde olan insanı daha çok severler. Konuşmaktan imtina edip susanı değil! Aynı şekilde bir insanın, diğer insanın bedenine yüzünü kapatarak, uyguladığı şiddetin acısını da hiçbir TANRI kabul etmez!…

Bu nedenlerden dolayı, ÖZGÜRLÜK kavramını iyi tahlil ederek, herkese eşit bir hak olduğunu, herkesin kendi yürek ve beyni arasındaki kısa yol mesafesinde kabul etmesi gerekiyor. Bu anlamda satırlarıma özgür düşünen, özgür yaşamak için bedel ödeyenlere saygılarımla; onurlu yaşamaktan korkmayıp, yaşamaktan zevk alanlara sevgilerimle diyerek nokta bırakmak istiyorum.


Kadının Kaleminden: Gül Güzel – 08.04.2023

Tags: ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑