Makaleler

Published on Ocak 19th, 2023

0

Hrant Davası, yüzleşme ve demokratik değişimin turnusoludur | Hanna Gülenay – Krayt


Soykırımın 90. yani 2005 yılında konuğumuz olarak Almanya’ya gelmişti.9-10 Nisan’da İki ayrı kentte konferanslar vermişti. Bu arada konferans öncesi yaptığı söyleşiler ile hem Türkiye hem de Alman basın ve görsel medyasında da oldukça yer buldu. Alman medyasına, Soykırım ile yüzleşmede dışarıdan müdahalelerin ülke içerisinde milliyetçi direnç odaklarının elini güçlendirdiğini ve toplumsal gerilimi artırdığına dikkat çekmişti. Alman Parlamentosu’nun bunu yapmak yerine, soykırımda Almanların sorumluluğu ile yüzleşmesi konusunu ele almasını önermişti.

Ertesinde ise 11 Nisan’da Hrant, Etyen Mahçupyan ile Strasburg’da AB Parlamentosunda, “Soykırımın 90.yılında TR ve AB ilişkileri” üzerine, özel gündemde parlamenterlere ve medyaya konferans verdiler. Orada da Hrant ve Etyen özü itibarı ile; AB’nin Türkiye’yi birliğe dahil ederek Türkiye’nin demokratikleşme sürecini hızlandıracağına dair naif önermelerini yapmışlardı. Doğaldır ki bütün bunlar, zamanın ruhuna uygun olarak, “içeride askeri vesayeti geriletmeye yönelik mücadelenin olduğu ortamda”, 2002-2005 TR-AB ilişkilerinde ilerleme dönemine denk düşüyordu. AB içerisine alınmış Türkiye’nin demokratikleşme sürecinin hızlanacağı, demokratikleşen Türkiye’nin de karşılaşacağı sorunları da huzur ve güven içerisinde aşacağı iyimserliği hakimdi. Hrant’ın Almanya ve AP Parlamentosu’nda, demokratikleşme ve soykırımlar ile yüzleşmeye dair açıklamaları, hem orada hem de Türkiye medyasında oldukça ses getirmişti.

Hepimizin anımsayacağı gibi, Mart sonu ya da Nisan başlarında ise, “Sabiha Gökçen ‘in Ermeni olduğuna” ilişkin Agos’ta yayınlanan haberi, başta TSK Genel Kurmay dairesinin ve milliyetçi direnç odaklarının sert ve tehditkar açıklamaları ile karşılanmıştı. Hemen
sonrasında ise bildik tehditler ve yargılamalar gündeme gelmişti. Doğaldır ki cumhuriyetin kurucu felsefesine ters düşülüyor ve kurucu zihniyet sorgulanıyordu. Nasıl olur da, kurucu kadroların kökü ve geçmişi, başka bir etnisite ile Hristiyanlık hatta Ermenilikle ilişkilendirilebilirdi? Deyim yerinde ise Hrant’ın tabiri ile, cumhuriyetin çimentosu olan “ötekilerle malül”, kurucu Türkçü idealleri sorgulanıyor havası hakim kılınıyordu. Güvenlikçi politikaların çözümsüzlük ürettiği ortamda kürt siyaseti açısından ise demokratik siyaset zemininde, toplumsal etkinliğinin arttığı ortamda da direnç odakları boş durmadı. Hepimizin anımsayacağı üzere, Hrant 19 Ocak’taki son yazısında, AKP ve derin devlet arasındaki kapışmada, direnç odaklarına kurban gerektiğine, bunun için de filler tepişirken en kolayından gayri müslümlerin ayak altında kalabileceğine dikkat çekiyordu. Zirve kitabevi ve Rahip Santori cinayetlerinden sonra, bu kurban kullandığı yapıcı lirik dil ile, tarihten husumet çıkarmadan, sahici ve kapsayıcı tutumu ile toplumun tüm kesimlerinde hızlı dönüştürücü etkide bulunan Hrant olmalı idi. Hrant’ın katli, tarihle yüzleşme, askeri vesayetin sorgulanması ve demokratikleşmenin engellenmesine yönelik bir girişim olarak da değerlendirildi. Her ne kadar AKP bu cinayetin kendi önünü kesmeye yönelik olduğunu söylese de, Hrant’ın cinayet davası süreci ; HDP hariç tüm siyaset kurumunun da ilgisizliği ile, cinayetin ve azmettiricilerin en aşağısından en tepesine kadar mutabakatla organize olduğu ve üstünün örtülmeye çalışıldığı bir tablo ile karşı karşıyayız..

Türkiye HRANT ile, tarihten husumet çıkarmadan, ülkeyi kültürel anlamda çölleştiren ve geçmişte yaşanan felaketlere dair, tarihle yüzleşme, Kürt sorununa barışçı çözüm, demokratikleşme konusunda, adil, eşit, özgür ve birlikte yaşama katkı sunan sahici bir evladını yitirdi.
Siyaset kurumu, tıkanan ve tekçiliği ifade eden 100 yıllık cumhuriyete ilişkin, Hrant davasını aydınlatmalı, sorumluları açığa çıkartmalı, cezalandırmalı, Kürt sorununa barışçı, demokratik ve eşit yurttaşlık temelinde çözüm üretmek zorundadır.
Hrant’ın yürekle ve samimiyetle dokunduğu, etkilediği farklı sosyolojik kesimler ve onların siyaset kurumları mutabakatla ya bu cinayet ile yüzleşir, demokratikleşerek yeni bir yüzyılın kapısını aralayarak, çıkış noktası bulur. Ya da davayı karartarak, eskide ısrar ile ülke de siyaset kurumu da yüzyıllık tükenmişliğini derinleştirir. Belki de Hrant bedel ödediği yaşanmışlığı ile de hala değişimi zorluyor gibi.

Hrant’a özlem ve saygı ile…


Hanna Gülenay – Krayt • 19.01.2023


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑