Kitap

Published on Ağustos 18th, 2021

0

Hamit Baldemir’in yeni kitabı: İnsanlığın Onur Direnişi

Politik aktivist ve yazar Hamir Baldemir’in üçüncü kitabı “İnsanlığın Onur Direnişi” çıktı.


Avrupa Demokrat Haber Merkezi

Son iki yıl içinde üç kitap yazan Hamit Baldemir’in, uzun yıllardır çok sayıda mecrada makaleleri de yayımlandı. “İnsanlaşma Kavgasında Var Olmanın Bedeli” adlı kitabı Mayıs 2020 ve “Kişilik ve Politika” adlı kitabı da Kasım 2020’de çıkan Politik aktivist ve yazar Hamir Baldemir’in üçüncü kitabı “İnsanlığın Onur Direnişi” geçtiğimiz günlerde kitapçılardaki raflarda yerini aldı.

İsviçre’nin baş kenti Bern’de yaşayan yazar, aynı zamanda anti-faşist, anti-emperyalist ve anti-sömürgeci gibi eylemlerin de en önünde yer alan Kürdistanlı politik enternasyonalist bir aktivist.

12 Eylül Askeri Diktatörlüğünün işkence laboratuvarı haline getirdiği Diyarbakır 5 No’lu Zindanı, süreç içinde insanlık onurunu yok etmeye çalışan faşist işkencecilerle, insanlık onurunu korumaya çalışan bir avuç devrimci tutsağın savaş alanına dönüştü.

Yemek yemek, su içmek, oturmak, tuvalete gitmek ve hatta gülüp ağlamak gibi en insani ihtiyaçların bile emir komutaya bağlandığı; ‘‘kurallara’’ uymayanların lağım kanallarında süründürüldüğü, gece gündüz demeden coplarla ve kalaslarla dövüldüğü, aç ve uykusuz bırakıldığı, duruşma salonlarının ve hastane koğuşlarının bile işkencehaneye çevrildiği acımasız devlet dehşetine karşı tutsaklar, ilk olarak intihar eylemleriyle yanıt verdiler. 14 Temmuz 1982 tarihinde başlayan büyük ölüm orucu eylemiyle zirveye ulaşan insanlığın onur direnişi, bir takım zorlu aşamaların ardından devrimci tutsakların zaferiyle sonuçlandı.

Bu kitapta, Diyarbakır 5 No’lu Zindanında yaşanan süreci, Hamit Baldemir’in eleştiri-özeleştirileri, gözlem ve önerileriyle yepyeni bir bakış açısıyla yeniden yaşayacaksınız…

***

Hamit Baldemir’in kaleminden kitabın önsözü aşağıda veriyoruz:

İNSANLIĞIN ONUR DİRENİȘİ

 (5 Nolu Zindan Direnişi)

Önsüz yerine

Bu çalışma, İnsanlık Kavgasında Varolmanın Bedeli`nin devamıdır. Çalışma biraz uzun oldu. Ne var ki, bu bir zorunluluktu. Orada yaşananları yaşadığım ve bildiğim kadarı ile tarihe not düşmek istedim. Bazı tekrarlar var. Bu anlatımın daha iyi anlaşılması ve vurgulamak amaçlıdır. 5 Nolu Diyarbakır Zindanı`nda yaşananları gelecek kuşağa taşımak gibi tarihsel sorumluluğum vardı. Güçlü ve zayıf yönlerimizin gelecek kuşakların bilmesini istedim. Yanlışlarımızdan dersler çıkarılmasını arzuladım. Eksiklik ve zaaflarımızın arka planını bilince çıkarılmasını amaçladım.

Korkunç ve acımasız bir süreçti. Bizi bitirmek isteyen güçler, bizi onursuzlaştırarak; yani davamıza bizi ihanet ettirerek tarihten silmek istiyorlardı. Bizim direnişimiz bir insanlık onuru direnişi idi. Bir çok konuda olduğu gibi, zindan tecrübemiz yoktu. Yazılı bir direniş geleneğimiz yoktu. El yordamı ile yolumuzu bulmaya çabaladık. Başardık da. İnsanlığın Onur Direnişi başarılı oldu. İşkenceyi ve insanlık düşmanların emelleri kursaklarında kaldı. Kitapta acımasız ama haklı eleştiriler var. Eleştirilecek yönlerimiz çoktu. Bununla birlikte, ölümcül işkence ve vahşete karşılık destansı bir direniş sergilendi. Yaşayarak direnmeyi öğrendik,

Şunun özellikle bilinmesini istiyorum; 5 Nolu Zindan sürecini yaşamış; buna rağmen hala ben insanım, ben devrimciyim, ben yurtseverim ve ben insanları çok seviyorum diyen tüm arkadaşlarımız; bizim çok önemli değerimizdir. Onlar birer kahramanlar. Adları bilinsin veya bilinmesin. Gelecek nesillere, büyük bir miras bıraktık. Kürt halkının tarihinde bu önemli bir dönemeçti. Bu süreç bir laboratuvardır. Bu laboratuvar da olup bitenlerin gelecek kuşakların bilmesi gerekiyordu. Bunu ben kendim için bir tarihsel görev olarak görüyordum. Bir çok boyutu ile süreci anlattım. Bu bağlamda, yetersizde olsa görevimin önemli bir kısmını yerine getirebildiğim için kendimi iyi hissediyorum. Yanlış ve eksikliklerimden ötürü şimdiden süreci yaşayanlardan ve gelecek kuşaklardan özür diliyorum.

Hayri, mezar taşıma halkına borçlu öldü yazın demişti. Bende, şunu demek istiyorum; mutlu ve özgür bir dünya kurmayı başaramadığımız için; ölürsem, mezar taşı istemiyorum. Ancak çocuklara borçlu öldü demesini istiyorum. Ben ve benim kuşağım; çocuklara, kadınlara, ezilen halkalara ve sömürülen emekçi yığınlarına; baskısız, sömürüsüz, güzel, mutlu ve özgür bir dünya bırakamadığımızdan borçluyuz. Özellikle çocuklara borçluyuz. Kendi adıma ben başta çocuklar olmak üzere; tüm ezilen halk, sınıf ve cinsiyete borçluyum. Bunun böyle bilinmesinde yarar vardır. Neden ve gerekçe ne olursa olsun; bir devrimci olarak borçluyum.

Birde, çocuklarım ve annelerinin nasıl bir süreçten geldiğimin bilinmesi benim için çok önemlidir. Tıpkı yeni kuşakların bunun bilmesini ne kadar önemli olduğunu düşündüğüm gibi.

1980 ile 1987 arası, 5 Nolu zindanında yaşama veda edenler ile tahliye olup da, bu işkence ve zulmün sonucu sağlıkları bozulduklarından yaşama erken veda eden; dost, arkadaş ve yoldaşlarımın anıları önünde saygı ile eğiliyorum. Bu çalışmamı tüm ölümsüz devrimcilere adıyorum.

Tags: , , , ,


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑