Makaleler

Published on Şubat 21st, 2023

0

Gerçek suçluları bulmadan sorun çözülemez | Faik Akçay


Her deprem sonrası, insanlar tanımsız acılar içinde kıvranırken bu acıları çekenlerle kafa bulurcasına, alışıldık söylevler ortalığı kaplamakta. İnsanları iliğine kemiğine dek yiyip bitirenler, insanlara yardım yapıyormuş kılıflarıyla ortalıkta gönül almaya çalışırlar.

Bunlar, “mış gibi” yaparak, depremlerde alınmayan önlemlere “sorumlu arıyormuş gibi”, “iş yapıyormuş gibi” oyalamalarla, insanların akıllarıyla dalga geçme yöntemleridir.

Ortalık yatışınca her şey eksisinde olduğu gibi sürüp gitmeye başlar.

Depreme uygun, yurttaşların can güvenliğini koruyacak konutlar yapılmaması, ülkede dönen rüşvet yolsuzluk çarkının bir parçası. Bu çark kırılmadan, depreme uygun yapılar üretilemez. Çarkın parçaları olan yöneticilerin, siyasetçilerin bürokratların, yapımcıların (müteahhitlerin) işbirlikleri önlenmeden doğru sonuçlara ulaşma, yanlış gidişleri önleme olanağı olamaz.

Yapımcı (Yüklenici müteahhit) kovalayarak depreme uygun yapı üretme olanağı yok. Yapımcılarla uğraşarak zaman yitirmek, gerçek suçlular dururken suça katılanları kovalayarak gerçek suçluları korumak demektir.

Depreme uygun, sağlam olmayan yapılara oturma izni veren mühendislerin, belediye yetkililerinin, belediye başkanlarının yakasına yapışmadan bu konuya çözüm getirme olanağı yok. Bunun dışında yapılan tüm çabalar, boşa zaman harcamak, enerjimizi gereksiz işlerle uğraşarak tüketmek demektir.

Sağlıklı yapılar üretilmemesinde işin düğüm noktası, bu üretimleri görmezden gelenlerin sorumsuz olmalarıdır.

CHP’li İstanbul Bakırköy Belediyesi Ataköy’de denizin üstüne yapılmak istenen yapıya izin vermiyor. AKP’li İstanbul Büyükşehir Belediyesi izin vermiyor. Bilinen bir kişiden getirilen bir kartla, İki belediyenin kararları çöpe atılıp denizin üzerine, ünlü bir yapım şirketince, kat yüksekliği kurallarına uygun olmayan yapı dikiliveriyor. Yapılmaması gerekli olan yapı yapılıyor. Burada sorumlu, yalnızca yapıyı yapan yapımcı mı, ne karşılığı olduğu bilinmeyen pazarlıkla yerel yönetimleri atlayarak yapıyı yaptıran siyasetçi mi? Yapımcılarla uğraşıp, gerçek suçlulara bedel ödetilmesi oyunu bozulmadan, depreme uygun yapı üretime olanağı yok.

Bir deprem kuşağı üzerinde olan bu ülkede, 36 kat yükselen gökdelenler yapılıyorsa, yaşanan acı sonuçların sorumlularını, sistemin işleyişinde aramamız gerekmekte.

Vatandaşa kefen bulamayan Diyanet İşleri Başkanlığı, depremden yararlanarak, çadır kentlerde, çadır kapıp Kuran kursları ve “doğru yolu göstermek” (İrşad) çadırları açmış. Kutsal değerler ninnileriyle bu tanımsız acıları geçiştirme çabalarına girişmiş. Buralarda hırsızlığın yolsuzlukların, rüşvetin neden olduğu acılar, dinsel değerlerle geçiştirilmeye çalışılacak. Bu yöntem bir suç ortaklığı değil midir?

Suçları işleyenler yanında, üzerlerinin örtülmesine çalışanlar da, bu suçların bir parçası durumuna gelmekteler demek yanlış mı?

Aynı ölçülerde olan bir yapıyı, bir yapımcının kullandığı araç gereçlerden çalıp çırpmadan 100 TL. başka bir yapımcının çalıp çırparak 60 TL’ye yaptığını düşünelim. Bu iki yapımcı, yapıya sağlam raporu, oturma izni alabilmek için aynı işlemlere uğramak zorunda bırakılıyorsa, düzgün yapan da yapmayanlar gibi parmaklarını oynatarak işini yürütmek zorunda kalıyorsa, suçu oyunun parçalarından birinde aramakla sorunu çözme olanağı yoktur.

Olayları gerçek boyutlarıyla yansıtmayan, gerçekleri çarpıtarak kamuoyunu yanıltan yazılı, sözlü, görsel, işitsel tüm kitle iletişim araçları yaşanan acılardan sorumludurlar.

Yaşanan acılar üzerinden yönetme gücü yakalamaya çalışan, gerçekleri saptırarak insan yığınlarını yanıltan siyasetçilerin, bürokratların sorumluluktan kaçma olanakları yok.

Suçlar birlikte işleniyorsa, sorumluluklar da birlikte paylaşılmak zorundadır. Çıkarları için suçların parçası olanlar sorumlulukları birbirlerinin üstüne atma oyununun altında ezilecektirler.


Faik Akçay – 21.02.2023

Tags:


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑