Makaleler

Published on Ocak 16th, 2023

0

Ecevit Piroğlu’na Özgürlük! | İ. Metin Ayçiçek


Ecevit Piroğlu’nun Türkiye’ye iadesi, cinayete ortak olmak anlamına gelecektir...

Dünyanın, ekmekten aştan daha fazla, öncelikle “özgürlüğe” ihtiyacı var. Aşımızın bir parça daha azalmasına tahammül edilebilir ama tarihsel olarak artık çok iyi bilmekteyiz ki, hangi ülkede olursa olsun, özgürlüğümüzün biraz daha azalması, insan haklarının birazdan çok fazla yok edilmesini, yani üreten büyük insanlığın her şeyini kaybetmesi sonucunu doğuracaktır. “Üçüncü bir dünya savaşı ne zaman çıkar?” sorusu etrafında, hiç kimseye yararı olmayacak anlamsız tartışmalar üretilirken, belli ki korkularımızdan kaçmak için gözümüzü kapatmanın yeterli olduğuna inandırılan çocukça saflığın korunması istenmektedir.

Oysa, bütün insanlığın korku aracıyla üretilen bir bekleyişe sokularak, açlığa mahkûm edilip köleliği dünyanın her yerinde varlıklı sınıfların sınır tanımayan ittifakı hızlandırılmıştır. “Sus ve isteme, direnme ve köle kal” içeriğinde teslimiyete zorlanabilmeleri için, belli ki artık global boyutta hak ve özgürlüklerin gaspına karşıt yükselen çığlık bastırılmak istenmektedir. Dünyanın bütününde insan haklarının kazanımına yönelik ısrarlı bir direniş sürdürülmektedir.

Yani bir anlamda, Üçüncü Dünya Savaşı’nın ön adımlarının çoktan duyulmaya başlandığını söylemek yanlış değildir. Ve bugün, insanlığın çok büyük kısmının böylesi bir gelecekle yüz yüze kalmasını istemeyen; devlet baskılarının daha azaltılıp özgürlüğün ve ekmeğin daha çoğaltıldığı bir gelecek rüyası, çağımız devrimcilerinin hayali ve hedefi olmuştur.

Ve bugün, bu ütopyanın gerçekleştirilmesi çabasında önemli bir isim olan Sayın Ecevit Piroğlu’nun Sırbistan’da tutuklu olması; daha da kötüsü, Türkiye gibi yasa tanımaz faşist bir yönetimin esareti altında olan bir ülkeye gönderilme olasılığını tartışıyor olabilmemiz, bugünün ayıbı olarak belki düşünülebilir ama böylesi bir kararın gerçekleştirilmesi ihtimalini düşünebilmek ise, sadece Sırp halkının ve ülkesinin değil, ama dünyanın özgürlük talepli bütün halklarının utancı olacaktır.

Sayın Piroğlu, TC. Yönetimi tarafından neyle suçlanmaktadır?

Birincisi, özgürlük Mücadeleleri Tarihi’ne geçecek nitelikte olan, İstanbul’da birkaç milyon insanın katılımıyla gerçekleştirilen “İstanbul Gezi Direnişi”ne katılmak. “İnsanlık için Adalet” uygulaması amacını gözeten Sayın Mahkeme’nizin, Gezi Direnişi gibi, “insanlığın en acil taleplerini dünyanın gündemine taşıyan” demokratik bir direnişi, “yasadışı bir eylemmiş gibi” karşısına alacağını sanmıyorum. Bu, ne yazık ki, faşist bir yöneticinin elinde esir olan bir ülkede gerçekleştirilebilecek bir uygulamadır. “İnsan ve doğa hakları” katili olarak sürdürülmek istenen ırkçı bir yönetime karşı, insanlığın yüzyıllar içinde kazanımı olan “demokratik hak ve özgürlüklerin devlet eliyle gaspedilmesine karşı” direnişini, hangi demokrasi anlayışı reddedebilir?

Rojava’da ya da dünyanın herhangi bir başka ülkesinde, Türk Devletinin koruyup beslediği DAİŞ’e (İŞİD) karşı dünya demokrasi güçlerinin verdiği mücadeleye karşı olmak ve sayın Ecevit Piroğlu ile böylesi onurlu bir mücadeleye destek sunmak manevi olarak ödüllendirilmesi gereken bir tutum iken, bunun tersinin savunulması nasıl kabul edilebilir?

Bizler, yani bütün halklara özgürlük talebimiz nedeniyle sürgünde yaşamaya zorlanan devrimci-demokratlar olarak, Sırbistan’ın, devletlerarası sahte nezaket kurallarını da bir yana atarak, özgürlükçü demokrasinin yanında olduğunu göstermesinin, bu türden zorbalıklara karşı bütün dünya halklarına direnme gücü vereceği için, önemli buluyoruz.

Oysa, Türkiyeli olarak bizler de Sayın Ecevit Piroğlu gibi bir devrimci-demokratın, bir özgürlük savaşçısının Türkiye’ye tesliminin, işkenceye, katliama, sömürgeciliğe ve kolonyalizme destek sunmak anlamına geleceğini düşüneceğiz. Ve daha da vahim olarak, bir seçim arefesinde, 20 yıldır iktidarda olan eli kanlı bir faşist iktidara da kendisi hakkında propagandasını güçlendirebilecek bir argüman sunmuş olacaktır.

Sayın yetkililer, Sırbistan halkının da böyle bir algı altında yaşamasını istemiyoruz.

 Bizler, sürgünde yaşamak zorunda bırakılmış Türkiyeli aydınlar, gazeteciler, yazarlar, akademisyenler olarak, ülkenizde tutuklu olarak kalmakta olan Sayın Ecevit Piroğlu’nu sadece Sırp halkının değil ama aynı zamanda özgürlükçü dünya halklarının onurlu bir konuğu olarak tanımlayacağınıza olan inancımızı kaybetmek istemiyoruz.

Onun Türkiye’ye iadesi, Türkiye halklarının özgürlük-eşitlik taleplerinin bastırılmasına izin vermek olacaktır. 

Türk Devletinin, Fransa’da yakın zamanda Kürt halkı üzerinde gerçekleştirilen ikinci Katliam girişiminde üstlendiği rolünün (ki biz bu rolün “azmettirici” değil, “eylemi gerçekleştirici” olduğundan eminiz), bütünüyle açığa çıkarılması beklenilmeden, başta Kürt halkı olmak üzere, Türkiye’de kimlikleri yok edilmeye çalışılan bütün haklarının özgürlükçü – demokratik istemlerinin verilmesi talebini savunan Ecevit Piroğlu’nun Türkiye’ye iadesi, onun celladı olmaktan farklı bir anlama sahip olamayacağını düşünmekteyiz.

Bu konuda Sırbistan adaletine güvencimizi sürdürmeyi arzuluyor, hayal kırıklığına uğramayacağımıza inanmak istiyoruz.

Çünkü bugün bütün dünyanın ekmekten daha fazla özgürlüğe ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz.

Çünkü, haramilerin iktidar olduğu bir ülkede ekmeğin de güvencesi olamaz.

Çünkü bugün dünyada daha az silah, daha çok özgür halk görmek istiyoruz!

Sayın Ecevit Piroğlu’na özgürlük diyoruz, özgürlük istiyoruz!

Saygılarımla.


İ. Metin AYÇİÇEK

ASM-Rat der ExilantInnen in Europa e.V. 
(Avrupa Sürgünler Meclisi Eşbaşkanı)  

Nürnberg, Türkisch-Kurdische Freundschaftsinitiative – Vorsitzender.
(Nürnberg, Kürt-Türk Dostluk Girişimi Başkanı)

Tags:


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑