Makaleler

Published on Mart 25th, 2023

0

Duygu seli | Seyit Oktay


Gül Güzel’in yeni yayınlanan kitabına dair…

Gazeteci, aktivist Gül Güzel’in Fırat Yayınları’ndan çıkan kitabı “Zindandan Mektup Var” içeriye dair yazılmış belge-kitap niteliğindeki eseri, benzer çalışmalar içinde bir ilk.

                Kendisinin de ifade ettiği gibi “zindanlardan sesler ve mektupların diliyle bir döneme şahitlik eden belgeler”. Ancak belge-kitap ya da döneme tanıklık etme özelliklerinin yanı sıra kitabın dikkatimi çeken başka bir yanı tam bir duygu seli olması.

                Birkaç erkek dışında genelde hapishanedeki siyasi kadın tutsaklarla yaptığı yazışmaları içeren kitap, mektup denilen türe yeni bir boyut katmış. Yazar ve yazıştığı insanların yazdığı satırlar resmi, kuru, sıradan ya da basit bir hal hatır sorma faslının çok ötesine geçerek bazı yönleriyle bir terapi, bazı yönleriyle bir iç dökümü, bazı yönleriyle de içtenlikli, samimi paylaşımlar olmuş, hissiyatı ve empati düzeyi yüksek metinlere ve özgün bir çalışmaya dönüşmüş.

                Teknolojinin yaşamımızın her yerini bir ağ gibi sardığı bu çağda neredeyse unutulmaya yüz tutan mektubun halen ne kadar değerli bir iletişim ve paylaşım aracı olduğunu hatırlatması ve gözden düşen, değersizleşen mektubun bir anlamda böylesine güzel, değerli duygu ve düşüncelerin kalıcılaşmasını sağlaması nedeniyle de bir o kadar da kıymetli olduğunu gözler önüne sermesi bakımından anlamlı olmuştur.

                Yazar Güz Güzel, sadece yazıştığı insanların duygu ve düşüncelerine yer vermemiş, kendisinin onlara yazdığı mektupları da yayınlayarak paylaşımın kesintisiz biçimde algılanıp, anlaşılmasını da sağlamış. İçinde ne ararsanız var; sevinç, hüzün, mutluluk, keder, gözyaşı, hasret, özlem, küçük dokunuşlar, çaresizlikler, zorluklar, irade, mücadele, direnme, utanma, paylaşma, hastalık, sağlık, imkan, imkansızlık… Yazar sizi upuzun bir yolculuğa çıkarıyor hapishaneler matrisinde.

                Sadece bunlar da değil, ağırlıklı 2012 yılını kapsayan yazışmalarda dönemin siyasi atmosferi, beklentiler, hayaller, hayal kırıklıkları, umutlar, yaşanan tüm duyguların bir nevi envanterini çıkarmış. Hayatın iki yönüne de ayna tutması bakımından ilgi çekici ve ilginç: Yazarın dışarıda, gezdiği, gittiği, yaşadığı yerlerden kesitleri içeriye yansıtma çabasına, içerdeki kadınlar; yaşadıkları dar, sınırlı, imkansızlıklar ve sıkıntılar cehenneminden görüntülerle karşılık vermiş, insana bunları zihninde karşılaştırma imkanı sunarken, içerdekinin yaşadığı, hissettiği, ihtiyaç duyduğu, umut ettiği, olmasını istediği şeylerin de neler olduğunu göstermesi açısından özgün bir çalışma.

                Yazılan mektupları, metinleri ters-yüz edip okuduğunuzda ya da kelimelerin altını kazıyıp alt anlamlarını okumaya gayret ettiğinizde bir dolu yaşanmamışlık ve hayalle karşılaşacaksınız. Belki gözleriniz dolacak, belki sizi derin derin düşüncelere sevk edecek, bunca yıl üstelik bir kadın olarak, yaşamın kaynağı olan insanlar olarak, yaşamdan bu kadar koparılmaya çalışılmasına rağmen nasıl yaşam dolu kalabildiğine hayret ve şaşkınlıkla bakacaksınız.

                Kitap size birçok bakış açısı sunacak. Neyi, nasıl ve ne biçimde görmek istiyorsanız onu bulacaksınız. Bir ömrün en güzel ve yaşanılası yıllarını içerde geçiren ve benim tabirimle kelebekleşememiş, kozasında kalmış bu tırtılların çilesini anlamanıza katkı sunacak. Belki de hayatın ve özgürlüğün ne kadar kıymetli ve de değerli olduğunu size hatırlatacak bu eser.

                İçerisinin bir zaman, hayal ve hayat çölü olduğunu. Ayakta kalabilmek için kelimelerden vahalara, hayallerden-düşlerden yapılmış seraplara en çok da iradenin kaya gibi en sağlamına ihtiyaç duyulduğunu anlamanızı sağlayacak sevgili Güzel Güzel’in kitabı.

                Kitap birçok yönüyle içeriye dair bir duyarlılık ve yeniden hatırlama, hatırlatma gayretini de içeriyor, her ne kadar öyle bir amaç gütmüyor olsa bile. Ne yazık ki içerdeki insanlar çoğu zaman sadece uzun süreli açlık grevleri ya da çok çarpıcı olaylar sayesinde hatırlanabiliyor. Oysa unutma karinesinin en son uğraması gereken yer olması gerekir hapishaneler. Hatırlamak, sevmek, özlemek, varlığına dair umut beslemektir. İçerdekinin değişmeyen çilesi ise sürekli unutulmayla yüz yüze kalmasıdır.

                Çok uzatmadan bir duygu seli olup akan satırlarda hem içerdekine hem de onun bir parçası olan kendinize dair çok şey duyup hissedecek ve yaşayacaksınız. Bu vesileyle eline, emeğine sağlık diliyor, bizi yine hatırlattığın için teşekkür ediyor, yeni çalışmalarında başarılar diliyorum.

Selam ve sevgilerimle


06.03.2023

Seyit OKTAY

T Tipi Hapishane B-3-2

TOKAT

Not: Karalamalar bana aittir.

Tags: , , , , , ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑