Sosyalizm

Published on Mayıs 3rd, 2023

0

Devrimci Parti: Oylar Yeşil Sol’a! CB adaylarına oy yok!

12 Mart 2023 günü yaptığı PM toplantısı sonrası “Parti Seçim Tutumu”nu açıklayan Devrimci Parti, Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki tutumunu ise 30 Nisan 2023 günü yaptığı MYK ile kararlaştırdı.

Avrupa Demokrat Haber Merkezi

Parlamento seçimlerine Yeşil Sol Parti çatısında giren ve HDP’nin kurucu bileşeni olan Devrimci Parti, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Emek ve Özgürlük İttifakı’nın ayrı aday çıkarmasını savunmuştu. Bunun gerçekleşmemesi sonrası Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde “Oy kullanmama” kararı aldığını duyurdu.

Açıklama şöyle;

Devrimci Parti MYK: “Sandıkta tek oy Yeşil Sol Parti’ye, sokakta tek yol birleşik devrimde”

Parti Meclisi’mizin 12 Mart 2023 günü karar altına alarak kamuoyuna açıkladığı “Seçim Tutum Belgemiz”in son maddesinde yer alan “Parti meclisimiz, Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda ittifak zeminlerimizle ortak bir aday çıkarma koşullarının oluşmaması durumunda, Cumhurbaşkanlığı seçimleri başlığında kendi özgün tutumumuzu açıklamak üzere MYK’yı yetkilendirmiştir.”kararı gereğince 30.04.2023  tarihinde toplanan MYK’mız Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde tutumunu belirlemiştir.

İçinden geçmekte olduğumuz siyasal konjonktürün karmaşıklığı kaçınılmaz olarak gündemdeki seçimleri de etki alanına almış durumda. Seçimlere günler kalmasına rağmen bütün toplumsal sınıflar ve ittifakları seçimlere ilişkin tutum ve politikalarında sürekli yeni görüntü ve görüngülerle karşımıza çıkıyorlar.

Deprem öncesinde iddiasını oldukça kaybeden AKP-MHP  faşist iktidarı, depremden sonra yeni iddialarla bir dönüş yapmaya çalışıyor: AKP-RTE, tecrit olmuş tek adam yönetimini çok göstermek ve alabileceği ne oy varsa onu alabilmek için Hüda-Par’ından DSP’ye kadar her türlü marjinal güç yığınağını sürdürüyor. MHP ise dağılan örgütlülüğünü korumak için seçimlere kendi listesiyle girmek zorunda kalıyor.

Saray iktidarı mali yönden iflas ettiğini bildiği için bunların yetmeyeceğini görüyor. Bu nedenle bir yandan emperyalizmin NATO politikalarına destek verip askeri sanayileşme projelerine yüklenirken diğer yandan mali disiplin altına gireceğini taahhüt etmek için Merkez Bankası ve ekonomik yönetim konusunda eskiye dönüş arayışlarında bulunuyor.

Buna paralel oligarşinin reformist ve restorasyoncu kanadı Kılıçdaroğlu’nun CB adaylığında birleşti. Bu birleşmeye artık uluslararası finans kapitalizm de bütünüyle destek veriyor. Kılıçdaroğlu, AKP-RTE gerici faşizmiyle derinleşen neo-liberal politikalar sonucunda devlete yabancılaşan toplumsal kesimleri bu kez post neo-liberal politikalarla yeniden devlete bağlamak işleviyle oligarşiye hızla yol açıyor. Kürtlere, Alevilere, kadınlara, gençlere, küçük üreticilere seslenen videolarla burjuva egemenliğin toplumsal kabulünü güçlendirmeye çalışıyor. Aynı zamanda TC’yi NATO politikalarına bağlılıkla bölgenin en güçlü devleti haline getirmeye ve askeri sanayi geliştirmeye söz veriyor.

Burjuva alternatiflerin dışında Üçüncü Yol olarak inşa edilen EÖİ, parlamento seçimlerine bağımsız katılım tavrını kesinleştirirken keza bağımsız CB adayı çıkarma konusunu uzun süre askıda tutmuştu. Depremden sonra siyasal alandaki gelişmelere bağlı olarak ise EÖİ, önce kendi bağımsız adayını çıkarma politikasını geri çekti ve ardından geçtiğimiz günlerde Kılıçdaroğlu’nu destekleme kararını ilan etti. EÖİ içinde TİP’in ayrı listeyle çıkması ve Devrimci Parti’nin yanı sıra ESP, SMF, Alınteri, Partizan gibi bir dizi birleşik mücadele örgütlerinin, CB seçimlerinde tekelci burjuvazinin adaylarına oy vermeyi reddetmesi bu cephede seçim taktiklerinde yaşanan farklılaşmalar oldu.

Halizhazırda yürüyen ve yürütülen tartışmalar, EÖİ’nin seçimler sonrasındaki varlığını ve etkisini tehlikeye atar tarzda gelişmektedir.  Oysa birincil derecede akılda tutulması gereken, EÖİ ‘nin bir seçim ittifakı değil, mücadele ittifakı olduğudur. Tartışmalardaki bütün taraflar ve ittifakın bütün bileşenleri açısından beklenen görev ve sorumluluk, hemen her değerlendirmede altı çizilen bu belirlemeye karşı tutarlı bir konum içinde olmalarıdır. Kamuoyunda süren ve ittifakı “tutarsız” gösteren bu tartışmaların arka planında, bir birleşik mücadele platformu olarak ortaya çıkan EÖİ’nin böyle bir mücadelenin gerektirdiği ideolojik, siyasal ve örgütsel yeterliliklere sahip olmamasıdır.

Türkiye siyasal gerçekliğinde, birleşik mücadelenin temel karakteri “İki ülke, İki devrim” gerçeği üzerinden belirlenir: Sömürgeci –  oligarşik Türk burjuva egemenliği ve Türkiye proletaryası ile sömürge Kürdistan alanı ve Kürt halkı…

Bu farklı ve eşitsiz mücadele düzeylerinin aynı seçim momentindeki kesişmesi anılan devrim alanlarına keza farklı düzeylerde yansımaktadır.

Bu nedenle; Kürt halkının anti-sömürgeci ulusal demokratik kazanımları ve Türkiye proletaryası ile emekçi sınıfların anti-oligarşik yönelimleri bu somut momentte farklı taktiklere tekabül edebilir ve etmektedir. Konjonktürde gündeminde topyekün bir ulusal kurtuluş kopuşması olmayan Kürt halkı ve öncüsü, göreli ileri ulusal demokratik reformlar hedefleyebilir, hedeflemektedir.

Türkiye proletaryası ve emekçi kesimleri açısından ise devrimci öncü, bugün Kürt devriminin sahip olduğu örgütsel avantajlara ve kitle bağlarına ulaşabilmek için sistemi tümüyle karşısına alan bir alternatif devrimci duruş sergilemek zorundadır. Devrimci Parti ve diğer birleşik mücadele örgütleri bu taktiği öne sürmektedirler.

Dolayısıyla Devrimci Parti’nin seçim taktiği, onun aynı zamanda EÖİ içinde bulunmasıyla çelişmez. Birleşik mücadele içinde bugün kendini açığa vuran tartışmaları ve gerilimleri bu temelde ele almaktayız ve sorunlar esas olarak ezen ulusun proleter devrimciliği ile ezilen ulusun emekçi halkı arasındaki birleşik devrim eksenine göre çözümlenmelidir.

Tersi yaklaşımlar Türkiye ve Kürdistan halklarının kardeşliğini ve Mahirlerden, Denizlerden, İbrahimlerden, Mazlumlardan, Kemallerden…  miras alınan birleşik mücadele mevzilerini ciddi şekilde sarsacaktır. Uluslararası emperyalizmin, sömürgeci Türk burjuvazisinin, sosyal şoven solun ve işbirlikçi Kürt liberallerin istediği budur.

Birleşik mücadelenin bütün örgüt ve mücadele biçimleri her düzeydeki siyasal başarıyı ancak birleşik devrimin önümüze koyduğu ana doğrultuda tutum ve eylem geliştirebildiği ölçüde sağlayabilecektir.

Bu yaklaşım itibariyle Parti MYK’mız, 12 Mart 2023 tarihli Parti Meclisi’mizin ortaya koyduğu politik gerekçeleri  ve bu değerlendirmelerin güncel bağlantısı itibariyle, 14 Mayıs 2023 seçimlerinde; 

  • Üçüncü yol ekseninde devrimci demokratik bir aday alternatifinin öne çıkmadığı bugünkü koşullar itibariyle CB seçimlerinde hiçbir adaya oy vermemeyi karar altına almıştır.
  • Tek oyun, parlamentoda, işçi sınıfı ve emekçi halk sınıfları adına siyasal gerçeklerin açıklanması ve devrimci/demokratik politik tutumun sergilenebilmesi için çatısı altında seçimlere girdiğimiz Yeşil Sol Parti’ye verilmesini  teyit etmiştir.


12 Mart 2023 günü açıklanan PM sonuçlarına ulaşmak için; https://umutgazetesi42.org/arsivler/94585

Tags: , ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑