Engelli Hakları

Published on Şubat 15th, 2023

0

Deprem değil, engelli dostu olmayan binalar öldürüyor

Depremin vurduğu illerde 6 Şubat öncesinde 1 milyon engelli yaşıyordu. Türkiye, bu illerde BM Engelli Hakları sözleşmesinin ‘’Doğal afet ve acil durumlarda engelli kişilerin korunmalarının sağlanması”na dair hükmünü öncelikle uygulamaya sokmalı.


Sinan Ok (bianet)

2 Şubat 2023’te Hatay İskenderun’da Engelsiz Dünya Federasyonunu’nun düzenlediği “İstihdamda ve Çalışma Hayatında Engelli Kadınlar Çalıştayı’na” katıldık.

Hatay ve çevre illerden gelen engelliler ve engelli kurumlarının temsilcileri gün boyunca engellilerin istihdam sorununa dair önemli tespit ve öneriler sundu.

Ancak neredeyse herkesin hem fikir olduğu gerçek; “engelli istihdamının sadece istihdama ilişkin bir sorun olmadığı, eğitim ve sağlık hizmetlerine ve genel olarak erişilebilirliğe dair sorunlar çözülmeden istihdam sorununun da çözülemeyeceği” yönündeydi.

Çalıştay’tan 4 gün sonra Maraş merkezli depremlerin Hatay’da dahil 10 ilde neden olduğu yıkım, ölüm, felaket verilerine dair yüzbinlerle ifade edilen değerlendirmeler yapılıyor. Resmi verilerle yaşamını yitiren sayısı depremin 8. gününde 30 binin yaralı sayısı da 100 binin üzerinde açıklandı.

Barınma-beslenme-temizlik

Bu kitlesel ölümlerin “günah keçileri” olarak mülteciler, yağmacılar ve müteahhitler seçilmiş durumda. İşkence ve tutuklamaya maruz kalan bu gruptan yaşamını yitirenlerin olduğu ifade ediliyor.

Cezaevlerinde kalanların öldürüldüğüne dair kamuoyuna açıklanan birçok açıklama var. Depremin onuncu gününde kayıplarına ve yakınlarına ulaşamayan binlerce insanın olduğu, söz konusu kentlerde temel insani ihtiyaçlarda, barınma-beslenme-temizlik konularında işler bir sistemin oluşturulmadığını gözlemliyoruz.

Kamuoyuna yapılan tüm açıklamalar “ölü ve yaralı” sayısı üzerinden bir değerlendirmeye tabi tutuluyor. Ancak hem deprem öncesinde, hem deprem anında hem de sonrasında ihmal edilen ve gerekli tedbirler alınmayan birçok önemli başlık mevcut. TÜİK’in “Nüfus Ve Konut Araştırması” verilerine göre Türkiye genelinde binaların yüzde 46’sı 1990 yılı öncesinde yapıldı.

Deprem yaşanan Urfa, Diyarbakır, Antep ve Maraş’ta bu oran daha da yüksektir. Deprem yaşanan illerde “sıfır binaların da ” yıkıldığına dair bir çok veri ve haber kamuoyuna yansımıştır. Binalaşma ve kentleşmede deprem gerçeğinin esas alınmadığı ifade edilmeli.

Binalar yapılırken erişilebilirlik ve deprem dayanıklılığı dışında daha çok rant ve sermaye birikimi aracı olarak ele alındı. Gelecek depremlerde ölü ve yaralı sayısı  yanında kalıcı engellilik durumlarının da daha az yaşanması için gecikmeksizin tüm binaların erişilebilirliği ve deprem dayanıklılığı denetimden geçirilmelidir. Yıkılan binalar dahil tüm binaların deprem kimlik ve etki durumu ortaya çıkarılmalı.

Depremden önce 1 milyon engelli deprem yaşanan illerde yaşıyordu. Bu şehirlerdeki deprem öncesi erişilebilirlik sorununun depremle birlikte arttığını ifade etmek bile gereksiz. 

 Bina Yaşı (%)Depremden Önce Engelli Olan Nüfus
 1971 Öncesi1971-19801981-19901991 ve SonrasıBilinmeyen
Türkiye10131946224.876.000
1)     Kilis221314372511.000
2)     Adana914223916134.000
3)     Hatay101423401894.000
4)     Mersin813244217111.000
5)     Malatya121217462469.000
6)     Adıyaman81423462439.000
7)     Elazığ91215482442.000
8)     Osmaniye91622482336.000
9)     Maraş81320512786.000
10)  Gaziantep811165127115.000
11)  Diyarbakır69135627120.000
12)  Şanlıurfa89155633103.000

Öneriler

Deprem durumunda evleri yıkılmazsa dahi engelliler ve erişilebilirlik sorunu kronik olan yaşlılar ve süreğen hastalığı olanlar özel bir politika ile kamu hizmetlerine erişebilmeli.

Birleşmiş Milletlerin Engelli Haklarına İlişkin sözleşmesinin 11. Maddesi ‘’Doğal afet ve acil durumlarda engelli kişilerin korunmalarının sağlanması için harekete geçilmesi’’ gerektiğini düzenlemiştir. Türkiye’nin de imzalayıp onayladığı bu sözleşmenin gereği 6 Şubat depreminden etkilenen tüm illerde yerine getirilmeli.

Deprem kadar soğuk kış koşulları veya ilk yardım ve kurtarma çalışmalarının aksaması kalıcı engellilik durumunu arttıracaktır. İlk 240 saat geride kaldığından kurtarma çalışmalarından her geçen an ümit kesilmektedir. Ancak kurtarılan ve yaralı olan kişilerin kalıcı bir şekilde engelli kalmaması, ömür boyu sosyo-psikolojik bir yük altında kalmaması için rehabilite edilmesi ve temel insani ihtiyaçlarının karşılanması gerekir.

Yakınlarını yitirmiş yaralıların, deprem öncesinde engelli olanların, yaşlıların ve çocukların alanında yetkin, sabırlı, gönüllü kamu görevlilerince sunulan eğitim, sağlık ve rehabilitasyon hizmetlerine ihtiyacı olduğu bilinmeli.

1) Deprem öncesinde engelli olanların adresleri ve ailelerine ilişkin verilerin önemli bir kısmı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığında mevcuttur. Bu adreslere gönüllü ekipleri yönlendirilmeli, yıkım etkisi tespit edilmeli, yakın bir yerde yaşam koşulları varsa orada konaklama-barınma-beslenme imkanları oluşturulmalıdır. Tahliye edilmeleri gerekiyorsa talepleri doğrultusunda geçici olarak tahliyelerine imkan oluşturulmalıdır.

2) Birçok yerde oluşturulan deprem çadırları ve konteyner kentlerin erişilebilir olması engelliler için yaşamsal önemde olacaktır. Engelli ve yaşlı nüfusun ihtiyaçları gözetilerek yapı, yol, wc düzenlenmesi yapılması önemlidir. Fiziki erişilebilirlik sorunu olmayacak şekilde bir planlama yapılamalıdır.

Tekerlekli sandalye, sedye, ambulans vb. geçişler mutlaka planlanmalıdır. Bu geçici yerleşim yerlerinde psiko-sosyal destek çalışmaları sistematik bir şekilde ve acil olarak sunulmalıdır.

Engel gruplarının özgün durumları gözden kaçırılmamalıdır. İşitme engelliler için işaret dili tercümanı ve işitme cihazı ihtiyacı sistematik bir şekilde karşılanmalıdır.

Görme engelliler için adrese teslim şeklinde geçici bir süre temel ihtiyaçların karşılandığı bir sistem kurulmalıdır. Enkaz ve çöküntülerin görme engelliler için riski arttırdığı öngörülmelidir. Mülteci olan veya anadili Türkçe olmayan depremzedeler ve engelliler için çok dilli bir kamu hizmeti sunulmalıdır. Koşullar el vermiyorsa bu hizmetin online verilebilmesi için bir girişim başlatılmalıdır.

3) “Deprem anında ortaya çıkan yaralanma ve engellilik durumları ile daha öncesinde engellilik durumu olan kişiler için, tekerlekli sandalye, baston, katater, sonda, sonda torbası, havalı yastık, havalı yatak, hasta bezi, yatak yarası bakım ürünleri, pansuman için gerekli tıbbi ve sarf malzeme ve ilaçları, kolostomi malzemeleri, hijyen malzemeleri, ihtiyaç duyulan tüm tıbbi medikal malzemeler ve ilaçlar, işitme engelli bireyler için işitme cihazları ile görme engelliler için beyaz baston, akıllı telefon vb. araç gereçler, gecikmeksizin ücretsiz olarak karşılanmalıdır.”

4) Çölyak, Fenilketonüri , Diyaliz hastaları gibi belli periyotlarla sağlık kontrolleri ve uzman doktor desteği ve alması gereken özel ürünler olan kişiler ile engelli ve süreğen hastalığı olanların; enkaz ve yıkım koşullarında sağlığı risk altında olan SSPE’li SMA’lı , Serebral Palsili, Omurilik felçlisi ve Kas hastası olan kişilerin, enkaz ve yıkım ortamlarından tahliyesi yaşam haklarını korumak için gereklidir.

Söz konusu kişilerin deprem illerindeki adres ve iletişim bilgileri hem ilgili bakanlıkta hem de ilgili STK’lerde mevcuttur. Bu hastalıklar ve engellilikler ile ilgili altyapısı daha iyi olan şehirlerde 3-6 aylık geçici bir konaklama ve dayanışma programı gecikmeksizin yerine getirilmelidir. Talep eden engelli ve kronik rahatsızlığı olan bireylerin tahliye talebi karşılanmalıdır.

5) Otistik bireylerin deprem ve sonrasında daha olumsuz koşullarda kaldığı bilinmeli ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi amacıyla aile ile birlikte bir program yürütülmelidir.

6) Yaşanan depremin onbinlerce kişide kalıcı engellilik durumlarına yol açtığı bugünden bilinmeli ve gerekli tedbirler alınmalıdır. Depremde yaralanan ve kalıcı olarak engellilik durumu oluşan bireyler için gerekli rapor işlemleri kolaylaştırılmalı, her türlü sosyal haklar ve ekonomik destekler geciktirmeden ulaştırılmalı, bölgedeki engelli yurttaşların tamamına, her ay koşul aranmaksızın asgari ücrete eş değer ‘’ Temel Yurttaşlık Geliri’’ ödenmelidir.

7) Deprem nedeniyle “sonradan” engelli kalmış kişilerin yaşama bakış açısının sağlamcı bir yerden olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Bu yönüyle kalıcı depresyon durumlarının önlenmesi amacıyla alanında yetkin bir gönüllü desteği örgütlenmelidir.

8) Yeniden hızlı bir şekilde inşa edilecek şehirlerde bundan sonra engelli olarak yaşamına devam edecek on binlerce kişinin ayrımcılığa ve sağlamcılığa maruz kalmaması için erişilebilirlik mevzuatı çok katı bir şekilde uygulanmalıdır.

(EMK)

Tags: , , ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑