Makaleler

Published on Mayıs 15th, 2023

0

Bir seçimden payımıza düşen | Hüseyin Şenol


İkinci turda da sömürgeci burjuvazinin iki kanadına da destek sunmamalı, eşitlikçi, sosyal ve demokratik bir cumhuriyet kavgamızın bayrağını yükseltmeliyiz…

Dün gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimler tarihimizde önemli bir yer tutacak. Tüm baskılara, kapatılma tehditlerine rağmen, Yeşil Sol Parti olarak seçime giren HDP, içinde yer aldığı Emek ve Özgürlük İttifakı tüm politikalarını gözden geçirmelidir.

Faşist Erdoğan, tüm kötülükleriyle 21 yıldır iktidarda bulunmasına rağmen yüzde 49, faşist ortaklı Kılıçdaroğlu da yüzde 45 civarında oy aldı. Bu durumda seçim ikinci tura kaldı. Genel Milletvekilliği Seçimi’nde de faşist hükümet başarı sağlayarak, geri kalan tüm muhalefet kadar oy aldı.

Cumhur İttifakı 2018 Seçimlerinde, Cumhurbaşkanlığında yüzde 52.54, milletvekilliğinde ise yüzde 53.62 oranında oy almıştı. Şimdi ise Cumhurbaşkanlığında yüzde 49.50, milletvekilliğindeki oy oranı da yüzde 49.37. Halkların Demokratik Partisi (HDP) geçen seçimde, Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş ile 8.35, genel seçimde ise yüzde 11.62 oranında oy almıştı. Dün ise, kapatılma davası nedeniyle Yeşil Sol Parti olarak seçime giren, HDP’nin de içinde kurucu bileşen olarak yer aldığı Emek ve Özgürlük İttifakı yüzde 10.53 oranında oy aldı. Burada da yüzde 10’dan fazla oy kaybeden ittifakın, özellikle de TİP’in hatası nedeniyle, milletvekili kaybı çok daha fazla oldu.

            Faşist MHP’nin aldığı oy, Kemalist Muharrem İnce’nin tavrı, ırkçı faşist Sinan Oğan’ın yüzde 5 oranı da ayrıca değerlendirilmeli.

            Bu bölümü şimdilik bir-iki ek eleştirimi ekleyeceğim:

            Bu oranlara göre, AKP-MHP iktidarı kaybetmemiş, HDP de kazanamamıştır. Aksini savunmak, kendimizi kandırmaktır…

            Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliğinde CHP’ye ve Millet İttifakı’na kazandıran
Yeşil Sol, seçimden zararlı çıktı…

            CHP de TİP de Yeşil Sol’a, daha doğrusu halklara zarar vermiştir…

            Son duruma göre, 5 puan fark var. Demek ki, sorun nefes alma sorunu değil, örgütlenmeymiş…

            Bu kadar zarar ve kayıptan sonra, bizim taraf da “hesap” vermeli, gerekiyorsa bazılarımız artık “koltuklarını” bırakmalıdır…

“Sosyalist tavır”

            Bana göre, seçimin en büyük kaybedeni, bir kısım “sosyalist” arkadaşlarımızdır. Bu öyle bir kaybediş ki, son yerel seçimlerle birlikte, ikinci kez hatalı tavır sergileyerek, faşistlerin, mollaların da içinde bulunduğu Millet İttifakı’nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu’da destek ve oy çağrısında bulundu. Kime karşı faşist AKP-MHP bloğuna karşı. Yani, kötüye karşı diğer kötüyle, faşistlere karşı diğer faşistlere, ırkçılara karşı diğer ırkçılarla.

            Doğru tavır, diğer kötüyü desteklemek ve oy vermek değil, bağımsız adayla katılmak olmalıydı.

Sonuç olarak, yazımı fazla uzatmayacağım bu kez; ama bir iki noktaya ve ikinci tura dikkat çekmek istiyorum. Yoksa, geniş olarak görüşlerimi yıllardır çeşitli mecralarda zaten belirtiyorum. En son, 9 Nisan’da “Yok aslında birbirlerinden farkı” başlıklı yazımda, yıllardır bu konu üzerine yaptığım gibi, görüşümü detaylı olarak bir kez daha açmış, olası “diğer kötüye” desteğe karşı durulmasının altını çizmiştim.

Beni “çocukluk hastası” gibi tabirlerle eleştirenler, daha doğrusu “sağa kayanlar” nerede duracaklarını bilememiş, bu tavırlarını “Kılıçdaroğlu’na da oy yok” diyen sosyalistlere karşı linçlerini sürdürdüler.

“Sol sansür”

Yeri gelmişken daha net belirteyim; sosyalistlere “sol sansür” uygulandı. “Burjuvaziyi temsil eden” iki adaya da oy verilmemesini savunan sosyalistlerin görüşleri “ulusal”, “sol” ve “yurtsever” medyada sansüre uğradı. Bu arkadaşların ve kurumların bir de devlet halini düşünün!

Kanallarında sürekli CHP, Millet İttifakı ve adayı Kılıçdaroğlu güzellemesi yapanlar, bize “demokrasinin” kırıntısını bile çok gördüler. Kılıçdaroğlu’na oy vermeyeceklerini ilan edenlerin açıklamalarına yayınlarında yer vermeyenler, tarihe verirler artık hesaplarını. Google’de aramayın boşuna, çünkü az değil, hiç yer verilmedi.

Hatadan geri dönülmeli

            İlk turda destek veren sosyalistlerin bir kısmı bu hatadan dönmeli, Emek ve Özgürlük İttifakı, ikinci turda toptan olarak Millet İttifakı’nın adayı Kılıçdaroğlu’na oy çağrısı yapmamalı. “Toptan” diyorum, çünkü benim gibi çok sayıda birey, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Devrimci Parti, Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) gibi ittifak içinde yer alan bileşen sosyalist kurumlar ve  ittifak dışında kalan ama Yeşil Sol’a destek veren Partizan gibi oluşumlar, başından beri “Burjuvazinin hiçbir adayına oy yok” çağrısında bulundular. Doğru da yaptılar.

Milletvekilliği seçimi için Yeşil Sol Parti’ye destek de doğru bir tavırdı. Ama bu tavır bile, Kılıçdaroğlu’na verilen destekle güçsüz duruma bir düşürüldü.

Sağından medet uman sosyalist kurumların da, içinde yer alan sosyalistlerin de tavırlarını gözden geçirmelerini umuyorum. Kurumlar içinde yer alan çok sayıda devrimcinin de farklı tavır sergilenmesi gerektiğini savundukları da ayrı bir gerçek. Bu yoldaşlarımızın da “merkeziyetçi” baskıya, “sosyalist demokrasi”nin rafa kaldırılmasına karşı direnerek, konu üzerine daha fazla konuşmaları ve yazmaları, tarihi bir görevdir.

Özellikle bizim taraftan bazı kalemlerin, kendi hayal dünyalarını çok fazla zorlayarak ve devleti tanımladığımız gibi görmemek de ayrı bir sorun. “Bu seçim kesin olmaz”, “Son anda iç savaş çıkaracak” korku senaryoları yaratılarak, “Bak bu kez de gelirse, faşizmi kesin kurumsallaştıracak” söylemleri de, bir kaç seçimdir yapılan gereksiz ve doğru olmayan değerlendirmelerdi. Daha önceki “Faşizm ve seçimler” başlıklarıyla konuya sıkça değindim. Bu senaryolar da, “nefes alamıyoruz” söylemlerinin de gerçeği yansıtmadığını tarih bir kez daha gösterdi. Görmek isteyenlere tabii ki…

Evet, büyük kaybı biz sosyalistler yaşadık. Burjuvaziyi yıkmak için yola çıkmışken, onun diğer yarısına destek verdi, büyük bir “yanımız”.

Ne yapma(ma)lı?

İttifakları tabii ki reddetmiyoruz. Ama “taktiksel” deyip, tüm değerlerimizden ve doğrularımızdan vazgeçmek asla doğru bir tavır olamaz.

“Biz devletin nöbetçileriyiz”, AKP-MHP faşist hükümeti kastederek, “Onlar da hizmet verdi, biz de hizmet vereceğiz” diyen, Kemalist devletin diğer bir Kemalist nöbetçi ve hizmetkarı olan Kılıçdaroğlu’na destek ve oy vermek, sosyalist tavır olamaz.

Mücadele ve kazanımlar kaybedilmemeli. Sosyalistler, burjuvazinin bir kanadına yedeklenmemeli, sağından medet ummadan, halkın ve işçi sınıfının içinde örgütlenmelidir.

İkinci turda da, oligarşik devletin, sömürgeci burjuvazinin iki kanadına da destek sunmamalı; eşitlikçi, sosyal ve demokratik bir cumhuriyet kavgamızın bayrağını yükseltmeliyiz…


Hüseyin Şenol – 15.05.2023

Tags: , , , , , , , , , , , , , ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑