Kadın

Published on Haziran 11th, 2021

0

Atılım: 1 Temmuz’da kadın isyanıyla hayatı durdurmaya

İstanbul’dan İzmir’e, Ankara’dan Mersin’e, Muğla’dan İskenderun’a değin kadınların dört bir yanda İstanbul Sözleşmesi’ni savunma nöbetlerine bakın. Orada, içten içe alevlenme halinde olan kadın özgürlük isyanının şimdiden etrafa saçtığı öncü kıvılcımları göreceksiniz. Ataerkil zorbalık rejiminin kişileştiği faşist şefe itaat etmeyen, İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyen, haklarına ve hayatlarına sahip çıkan kadınların ve LGBTİ+’ların komünist öncüleri, 1 Temmuz’da hayatı durdurma hamlesini, faşist şeflik rejimini alaşağı etmenin basamağı kılacaklardır.

Faşist şef Erdoğan’ın İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına karşı kadınlar 1 Temmuz’da hayatı durdurmaya hazırlanıyor. Toplumsal cinsiyet çelişkisindeki olağanüstü keskinleşmenin kendisini politik saflaşmada kritik bir genişleyiş ve politik mücadelede yeni bir çıkış olarak dışa vuracağı güncel bir eşik bu.

Bir yanda, aynı çatı altında yaşamaya zorlandıkları eşleri, boşandıkları eski eşleri, ayrıldıkları sevgilileri tarafından tecavüz edilen, yaralanan, öldürülen kadınlar. Ailede kocadan, babadan, abiden her gün şiddet gören, işyerinde, okulda, sokakta, otobüste tacize uğrayan, giyimi, kuşamı, ilişkileri ve davranışları baskılanan, çalışırken mobbingle karşılaşan, gözaltında ve hapishanede çıplak arama işkencesine maruz kalan, günbegün cins kırımına uğratılan kadın cinsi. Sürekli heteroseksist ayrımcılığa, homofobik ve transfobik saldırganlığa, nefret cinayetlerine hedef olan LGBTİ+’lar. Söz, basın, toplantı, gösteri ve örgütlenme haklarına faşist yasak prangası vurulan, fiili eş temsiliyet kazanımları gasp edilen, mücadeleci vekilleri hapse gönderilen, basın söyleşilerinden ve twitter paylaşımlarından dolayı yargılanan kadınlar. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına karşı çıktıkları için polis saldırısına uğrayan, gözaltı hücrelerine atılan, haklarında dava açılan, duruşma günü adliye önünde yine gözaltına alınanlar.

Diğer yanda, karakola şikayete gelen kadını evine ölmeye gönderen, taciz edilen kadına “Tahrik edici bir davranışta bulundun mu?” diye sorup tacizciyi kollayan, gece sokakta tek başına gördüğü kadını linç edercesine döven faşist polis teşkilatı. Kadınların önlem ve koruma taleplerini görmezden gelen, mahkemelerde haksız tahrik ve iyi hal indirimleri uygulayarak tecavüzcü ve katil erkeklerin sırtlarını sıvazlayan, tecavüzcüye tecavüzcü diyen kadınlaraysa dava açan faşist yargı mekanizması. İlk işi belediyedeki eş temsiliyet kurumsallığını lağvetmek, kadın dayanışma merkezini ve kadın sığınma evini kapatmak olan faşist kayyum şebekesi. Kontrgerilla-mafya rejiminin iç kapışmasında mafya ağasına eşi üzerinden cinsiyetçi hakaretler yağdıran, AKP’nin tecavüzcü katil vekillerini ise alçakça aklamış olan faşist mafya bakanı. Kadına yönelik şiddetin tolere edilebileceğini söyleyen faşist aile bakanı, burjuva meclise sunacağı yeni yargı paketine fırsattan istifade çocuk istismarını aklama maddesini sokuşturan faşist AKP-MHP bloku. Kadın ve LGBTİ+ haklarını daha hızlı gasp etmek için İstanbul Sözleşmesi’nden çekilen, sözleşmeyi savunan kadınların üzerine defalarca polisini salan ve LGBTİ+’ları açıkça linç güruhlarına hedef yapan faşist şef Erdoğan.

Hasılı, bir yanda alabildiğine pervasızlaşan ataerkil faşist şeflik rejimi, diğer yanda haklarına ve hayatlarına sahip çıkan kadınların ve LGBTİ+’ların büyüyen itirazı var. Ve bu itiraz, faşist politik İslamcı saray iktidarı karşısındaki mevcut politik direnişler kümesinin başlıca bir dinamiği, antifaşist kitle hareketinin belirleyici bir bileşeni durumunda. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkış kararına karşı mücadelede, ezilenlerin birleşik antifaşist hücumunun hazırlanmasında güncel bir düğüm noktası niteliğinde.

İstanbul’dan İzmir’e, Ankara’dan Mersin’e, Muğla’dan İskenderun’a değin kadınların dört bir yanda İstanbul Sözleşmesi’ni savunma nöbetlerine bakın. Orada, içten içe alevlenme halinde olan kadın özgürlük isyanının şimdiden etrafa saçtığı öncü kıvılcımları göreceksiniz. “İstanbul Sözleşmesi bizimdir” diyen kadınların 1 Temmuz’da hayatı durdurma çağrılarını takip edin. Orada, ataerkil faşist şeflik rejimine karşı kadın isyanını filizlendirecek, ezilenlerin birleşik antifaşist kalkışmasına itilim kazandıracak muazzam imkanlara dokunacaksınız.

Kadınlar Birlikte Güçlü, İstanbul Sözleşmesini Uygula Kampanya Grubu, HDP Kadın Meclisi, Birleşik Mücadele Güçleri’nin kadın cephesi gibi ortak mücadelenin çeşitli düzlemleri, İstanbul Sözleşmesi muharebesinde 1 Temmuz’da hayatı durdurma çağrısının ve hazırlığının dolaysız muhataplarıdır. Farklı örgütsel formlarıyla LGBTİ+ hareketi de 1 Temmuz’da kadın özgürlük hareketinin öncelikli müttefikidir. Hayatı durdurma çağrısının başta sosyalist kadınlar olmak üzere en kararlı ve en iradi politik öznelerinin öncü duruşu ve inisiyatifi, hem kadın hareketinin bu ortak mücadele düzlemlerinin 1 Temmuz’un örgütlenişinde ne derece faal olacaklarını belirleyecek hem de LGBTİ+ hareketiyle daha etkili bir buluşmanın yolunu açacaktır.

“İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz” şiarıyla 1 Temmuz’da hayatı durduracak güç, ucuz ve güvencesiz çalışmaya mahkum edilen, hatta Kod-29’la işsiz bırakılan kadın işçilerde, KHK ile işten atılan veya sürgün edilen kamu emekçisi kadınlarda, üniversiteleri kayyum rektörlerce işgal edilen kadın öğrencilerde, yaşam alanları talan edilen köylü kadınlarda, polis kuşatması altındaki Galatasaray Meydanı’na sokulmayan Cumartesi Annelerinde, gökkuşağı bayraklarıyla beraber cinsel kimlikleri de yasaklanan LGBTİ+’larda, yaşam tarzı serbestliği isteyen laik kadınlarda, ataerkil aile zindanına tıkılan ev emekçisi kadınlarda, ulusal istemleri sömürgeci inkar ve işgal kıskacındaki Kürt kadınlarda, inançları zincire vurulu Alevi kadınlarda, erkek zorbalığına tepkili Müslüman kadınlarda, ataerkil faşist şeflik rejimi altında cinsel ayrımcılığın ve aşağılanmanın, cinsel tahakkümün ve şiddetin acısını derinden çeken bütün kadınlarda ve LGBTİ+’lardadır.

Bir kişi daha eksilmeye tahammülü kalmayan milyonlarca kadın, bildiri dağıtımında, kitle toplantısında, ev ziyaretinde, imza masasında, sokak kürsüsünde, park forumunda ya da tiyatro gösteriminde, adeta, öncü kadınlarla temas etmeyi beklemektedir. Yaygın afişler ve stikırlar, dev pankartlar, kent meydanlarında oturmalar, emekçi mahallelerinde yürüyüşler, süreğenleştirilen çadır nöbetleri, erkek gericiliğinin resmi kurumlarında işgaller, ana caddelerde blokajlar, ajitatif nitelikte irili ufaklı sayısız gösteriler, “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz” şiarını haykıran büyük bir kadın isyanını hazırlayacak mücadele araç ve biçimleridir. Dahası, kızıl sopalı kadınların özsavunma pratikleri de kadın milislerin devrimci şiddet pratikleri de bu mücadelenin önemli birer parçasıdır. Sosyalist kadınlar, gerek bulundukları birleşik zeminlerde gerekse adımladıkları bağımsız kulvarlarında, İstanbul Sözleşmesi muharebesinin her halükarda en ileri ve en kararlı bölüğü olma sorumluluğundadır.

Tabii ki sosyalist kadınlar, 1 Temmuz’da hayatı durdurma hareketini örgütlerken, aynı zamanda, sosyalist kadın örgütlenmesini genişletip güçlendirme göreviyle de yüz yüzedir. Kadın kitle çalışmasında atak olmak, havzalarda, semtlerde ve okullarda kadınları yaşam inisiyatiflerinde birleşmeye teşvik etmek, yüzlerce kadınla yüz yüze temas kurmak ve bire bir örgütleyici ilişki geliştirmek, onlarca sosyalist kadın yayını dağıtmak, keza onlarca kadına 1 Temmuz’da görev ve sorumluluk teklif etmek, böylelikle yeni kadınları devrimci saflarda örgütlemek, her sosyalist kadın için kadın isyanını tutuşturma tutkusunun ve iradesinin doğrudan sınanacağı örgütsel pratik görevlerdir.

Öte yandan, emekçi sol hareket, mücadeleci sendikalar, demokratik meslek kuruluşları, bütün demokratik kitle örgütleri de 1 Temmuz’da hayatı durdurma çağrısının muhataplarıdır. Bu muhataplık, elbette ki karma örgütlerin kendilerine özgü konumları ve işlevleri üzerinden karşılık bulmalıdır. Böylece, karma örgütlerin tüm antifaşist mücadele dinamikleri İstanbul Sözleşmesi’ni savunarak kadın özgürlük mücadelesine güç verdiklerinde, erkek egemenliğinin en gerici unsurlarını bünyesinde birleştirmiş olan faşist şeflik rejimini kapsamlı bir politik irade kırılmasına uğratmanın imkanları artacaktır.

Bu bakış açısıyla yaklaşıldığında, İstanbul Sözleşmesi muharebesinin, hem komünist öncünün genelde bir kadın örgütü niteliğiyle hareket etmekte daha yüksek bir başarı çıtasına ihtiyaç duymasından ama hem de özellikle bu muharebenin antifaşist mücadelenin temel bir güncel dönemecini oluşturmasından dolayı, partinin bütün karma örgütleriyle etkin politik pratiğini gerektirdiği de hemen görülmektedir. Demek ki, karma yapısıyla komünist öncü, yani sosyalist erkekleri de içine alan parti örgütleri bütünü, İstanbul Sözleşmesi muharebesinde, faşist erkek egemenliğine karşı politik ajitasyonu ve hayatı durdurma çağrısını yayma, karma sendikal ve siyasal kurumları harekete geçirme, emekçi mahallelerinden, işçi havzalarından, üniversitelerden ve liselerden kadınları kitle eylemlerine seferber etme, demokratik ve sosyalist kadın örgütlenmesinin genişlemesine katkı sunma görevlerini her düzeyde en somut yönleriyle planlamakla ve uygulamakla yükümlüdür.

Ataerkil zorbalık rejiminin kişileştiği faşist şefe itaat etmeyen, İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyen, haklarına ve hayatlarına sahip çıkan kadınların ve LGBTİ+’ların komünist öncüleri, 1 Temmuz’da hayatı durdurma hamlesini, faşist şeflik rejimini alaşağı etmenin basamağı kılacaklardır.

*İşçi Sınıfı ve Ezilenlerin Sesi ATILIM gazetesinin 11 Haziran tarihli 16. sayı başyazısı.


ETHA – 11.06.2021

Tags: , ,


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑