Makaleler

Published on Aralık 19th, 2022

0

Aralık’ta üşür yüreğimiz | Hilmi Toy


Güzün sonu, hüznün durağıdır Kasım. Anıların izinde uzun bir yolculuk, ince bir sızıdır. Dokundukça tel tel dokunur hüznün isyanı. Dokundukça bir bir süzülür ince sızısı isyana duran yüreğin.

Özellikle her Kasım’da hatırlamak gerekir. Rosa Lüksemburg’un mezar taşında olan sözü: “Ölülerimiz bizi uyarıyor!”, Hatırlamak ve akılda tutmak gerekiyor. Devralınmış bir görev bilinci, paylaşılmış bir sorumluluk bilinci, yaşanmışlıkların omuzlara yüklediği vebal ve dostluğun, yoldaş devrimciliğe adanmış ömrün yürekte taşınan vefası için hatırlanmalı ve akılda tutulmalı.

Devrimci önderlerin dediği gibi “devrim yolu engebeli ve sarptır”. Bu yolda yürüyenlerin, mücadele edenlerin ayakkabıları da tozlanır, ayaklarına taş da değdiği olur. Korkup geri düşenlerde olur, arkasına bir daha dönüp bakmadan gidenler de olur; yorulup geriye düşenlerde olur, ilkelere sarılıp yolun kenarından bakınanlar, yeni bir yol için binbir umutla bekleyenler de olur ve de vurulup düşenlerde. Uzun soluklu mücadelede önemli olan davadır, dava insanı olmaktır.

Bir devrimci, bir sosyalist her zaman, her yerde hemen hemen hiç eksik olmayan ve sizi kucaklayan gülüşüyle, yoldaş sıcaklığıyla sarar. Öğreten olduğu kadar öğrenendir bir devrimci yaşamında. Ama unutulmamalı, o da insandır. İnsan üstü değildir hiçbir zaman. Yorgunluk hissettiği anlar, sabrın sınırlarına geldiği anlar, sinir sistemlerinin yıprandığı anları olsa da umutları yeşil, inancı güçlü, mücadele azim ve isteği kuvvet kaynağı olandır. Hayatta tüm dersler ve deneyler esin kaynağı, yaşama gücüdür.

Kasım’ın hüznünde isyana koşar yüreğimiz, Aralık’ta üşür. Aralık katliamların tarihidir. Halklarımızın makus tarihinde karamı kara sayfaları çoktur Aralık’ın. 24 Aralık 1978’de Maraş Katliamı bunlardan biri ve en önemlilerindendir. Adına “Kara Maraş”, “Kanlı Maraş” dedirten bir kentte halk katliamıdır. Faşistlerin devletle birlikte gerçekleştirdikleri bir katliamdır. Maraş, alevi inancından kürtlere ve ilericilere, devrimcilere yönelik kitlesel bir katliamdır. Mahalle mahalle, sokak sokak, ev ev yakılıp, insanların acımasızca “komünisttir, alevidir, kürttür” diyerek öldürüldüğü bir katliamdır. Gebe kadınların karınları deşilerek doğmamış çocuklar bile öldürülmüştür. Kundakta bebeler, 70’inde Dedeler hunharca öldürülmüştür. “O emanet, ona dokunmayın”, “Beni sen öldür”, “Beni öldürün, o daha çocuk, ona kıymayın” feryatları duyulmaz. 4 gün 3 gece süren katliamda yüzün üzerinde her yaştan insan katledilir, yüzlercesi yaralanır. Evleri, dükkanları yağmalanır, talan edilir faşistler ve onların kışkırttığı kimselerce. Bu gün hala kayıp mezarlar, el konulmuş dükkanlar, topraklar vardır bulunmayan.

Maraş bir katliamdır. 12 Eylül darbesine giden yolda döşenen bir köşe taşıdır. Maraş, Çorum’un, Sivas’ın ilk provasıdır bu memlekette yeniden. Maraş, devrimci, sosyalist gelişmenin, aydınlanmanın önünün kesilmesine yönelik bir katliamdır. Maraş’ta devrimcilerin, sosyalistlerin örgütlendiği, etkin olduğu kesimlere, mahallelere yönelik bir katliamdır. Maraş aynı zamanda Alevi inancından olan insanlara yönelik bir katliamdır. Maraş tüm bunlar yanında ulusal olarakta Alevi-Kürt katliamıdır. Bu anlamda Maraş katliamı ve bununla hedeflenen çok yönlü amaç içermektedir. Sadece Alevi, sadece Kürt, sadece devrimci, sosyalistlere yönelik bir katliam denirse eksik kalır. Doğru olmayan, eksik bir notta düşülmüş olur tarihe. Maraş bunların tümüdür.

Maraş katliamı aynı zamanda tüm yetmezliğine, tüm hazırsızlığına rağmen faşizme ve katliamlarına karşı devrimci sosyalist güçlerin bir direnişidir. Maraş’ta daha büyük kitle katliamının önünü kesen, Yörükselim, Kara Maraş gibi kimi mahallelerde faşist saldırıların geri püskürtülmesinde bu direnişin payı büyüktür. Bu direnişte 7 DHB, 2 Devrimci Savaş militan ve taraftarı şehit düşmüştür. Yaştır, yağmurdur Aralık’ta Maraş, 44 yıldır kanar yarası, üşütür yürekleri.

Aralık denince akla 19 Aralık F Tipi zindan katliamı gelir. Devlet, 19 Aralık’ta 20 hapishaneye birden “Hayata Dönüş” adı altında katliam saldırısı düzenledi. F Tipi Hücre hapishanelerine karşı içerde dışarda süren direnişi kırmak, F tipi hücre hapishanelerini açmak ve devrimci tutsakları tecrite koymak amaçlı bir katliam saldırısıdır. Her tür silah, bombalarla hapishane duvarlarını, çatılarını yıkarak ve yakarak gerçekleştirilen bir katliamdır. 19 Aralık, 3 örgütün 20 Ekim’de başlayan Ölüm Orucu direnişini de kırmayı amaçlayan bir saldırıdır. En önemlisi de zindan duvarları arasında devrimci kadro kıyımıdır 19 Aralık. Bir devrimci kuşağın kırımıdır.

19 Aralık, bir zindan katliamı olduğu kadar devrimci tutsakların, devletin polisi, askeri, gardiyanının her tür silah, bombasına karşı bedenlerini siper ederek 4 gün 4 gece direnişidir. 19 Aralık’ta TV’lerden naklen yayımlanan katliamda 30 devrimci tutsak hunharca, vahşice katledilir. Devrimci tutsaklar bu katliamın ardından açılan F tipi hücre hapishanelerine götürülür. Direnişi kıramayan devlet saldırılarını sürdürürken devrimci tutsaklarda direnişlerini bir üst boyuta yükseltirler. Her hücre bir direniş kalesine dönüşür. Tüm devrimci örgüt dava tutsakları ölüm orucu direnişi vardiyasına başlar. İçerde ve dışarda da süren ölüm orucu ve açlık grevi direnişinde 122 devrimci tutsak yaşamını yitirdi. Sonuçta zindanda direniş, hücrede yaşam kazandı.

19 Aralık katliam ve direnişinin ders ve deneylerinden öğdenilecek o kadar çok şey var ki bugün. Sokakta direnişin, hücrede yaşamın kazanması için birliğin, birlikteliğin ve direniş geleneğine sahip çıkıp değerleri büyütmenin her bir devrimciye görev ve sorumluluk yüklemektedir.

Aralık, katliamlar zincirine 28 Aralık 2011’de Roboski katliamınıda ekledi. Tarihin tanıklığı halklara zulüm ve katliamlarla dolu olmuştur. Aralık katliamlarının bir halkasıdır Roboski. Maraş, 19 Aralık ve Roboski. Ne kadar kolay söylenip, uzak geliyor dilimize. Oysa yüreklerimizde Roboski çok yakın bir tarihtir. Kara kıştır, kardır, katırların sırtlarında taşınan yük değil sadece, insandır, paramparça bedenleriyle candır sınır boylarından. 28 Aralık 2011’de TSK’nın F-16 savaş uçaklarıyla bombalayarak Şırnak’ın Roboski köyünde sınır ticareti yapan 34 köylünün yaşamını yitirdiği Roboski katliamını gerçekleştirdiğini yazacak tarih. Emir komuta zincirinden devletin en üst mercilerinin dahi kim olduklarını bildiği insanların katli Türkiye’nin utanç tablolarından biridir. Devlet katliam yapanlara övgüler düzer.

Katledilen insanlara bildik “eşkiya”, “terörist”, “kaçakçı” yaftası yapıştırılır. Katliamı meşrulaştırmak için elinden geleni yapar. Ahmed Arif’in “Gayri eşkiyaya, kaçakçıya çıkar adımız / katlimize sebep budur suçumuz” dediği olur. 1940’lı yıllarda Van’ın Özalp ilçesinde 33 köylünün kurşuna dizilmesinin, Kürt diye katledilmesinin bir tekrarıdır Roboski. Kürdü inkar ve imha katliamının bir örneğidir Roboski’de yaşatılan. “Uyyy Havar” çığlıkları yeri göğü inletir Roboski’de. Şairin dediği gibi “ferman buyurmuş bir Paşa”, uygulamışlar hiç sorgusuz, yargısız. Acıyı nar eyleyip kürdün sırtına vurmuşlar hep. “Kirvem hallerimi aynen böyle yaz / Rivayet sanılır belki /Gül memeler değil / Dom dom kurşunu param parça ağzımdaki” der şair. Dün 33 kurşundur Kürdün göğsündeki, bugün 34 bombadır bedenini param parça eden Roboski’de. Ama umut… Ama hesap…

Halklar kendilerine yönelik hiçbir katliamı, saldırıyı unutmaz. Aralık ayazında üşüse de yüreği, asla unutmaz. Her günün bir sabahı, her sabahın bir sahibi vardır. Cümle hesabı sorulur bir gün. Halkın adaleti yerini bulur.

Tarihin tanıklığında hesap sorma bilincimizi, adalet bilincimizi geliştirmeli, hiçbir şeyi unutmamalıyız.

Unutulmasın: Halkın davası mahşere kalmaz.


Hilmi Toy – 19.12.2022

Tags:


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑