Feminizm

Published on Mart 8th, 2023

0

8 Mart 2023 il il kadın eylemleri: Haklarımızın, hayatlarımızın yitmesine tahammülümüz kalmadı

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde ülkenin dört bir yanında kadınlar rant düzeninin yarattığı yıkıma, haklarına ve hayatlarına yönelik saldırılara karşı sokakta.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde ülkenin dört bir yanında kadınlar sokağa çıktı. Rant düzeninin yarattığı yıkıma, haklarına ve hayatlarına yönelik saldırılara karşı kadınlar iş yerlerinde ve kent meydanlarında “Dayanışmayla ayaktayız, örgütlenerek değiştireceğiz!” dedi.

İşçi kadınlar fabrikalarda, sağlıkçılar hastane önlerinde, avukat kadınlar adliye binalarında açıklamalar yaptı; taleplerini dile getirip birlikte mücadeye çağırdı.8 Mart | Kadınlar iş yerlerinden eşitlik için seslendi, depremzede kadınlara dikkat çekti

8 Mart rüzgarı direniş alanlarında da sürdü, Tuzla Serbest Bölge’de yüzde 25 ek zam ve insanca çalışma koşulları talebiyle 9 gündür eylemde olan Mata Otomotiv işçileri 8 Mart Emekçi Kadınlar Gününü direnişle karşıladı.Direniş alanında 8 Mart etkinliği: Ellerimizle yoksulluğun, şiddetin olmadığı bir düzen yaratacağız

Deprem bölgesinde de kadınlar seslerini yükseltti. “Yaşamı dayanışmayla yeniden kuracağız” diyen Hataylı depremzede kadınlar ve gönüllü çalışan kadınlar yıkıntılar arasında Uğur Mumcu Meydanı’nda insanları öldüren düzene karşı yaşam zinciri oluşturdu.Deprem bölgelerinde 8 Mart | Kadınlar yaşamı dayanışmayla yeniden kuracak

İSTANBUL’DA KADINLAR YASAĞA RAĞMEN FEMİNİST GECE YÜRÜYÜŞÜ İÇİN TOPLANIYOR

İstanbul’da ise Beyoğlu Kaymakamlığı, İstanbul Feminist Gece Yürüyüşü’nü yasakladı ancak kadınlar, sokağa çıkacaklarını duyurdu. Kadınlar çeşitli noktalarda taleplerinin de yer aldığı dövizlerle toplanıyor.İstanbul’da kadınlar yasağa rağmen Feminist Gece Yürüyüşü için toplanıyor

 Ülkenin dört bir yanında hayatlarına ve haklarına sahip çıkan kadınlar sokakta, işte il il 8 Mart eylemleri.


BURSA

Nilüfer Kent Konseyi Kadın Meclisi yürüyüş yaptı

Bursa’da 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde Nilüfer Kent Konseyi Kadın Meclisi bir yürüyüş düzenleyerek basın açıklaması yaptı.

YARDIM TIRLARINI GÖNDERDİLER

Nilüfer Kent Konseyi önünde toplanan kadınlar Nilüfer Belediyesine yürüdü. Kadınlar açıklama sonrası topladıkları hijyen malzemelerini ‘Mor Tır’la deprem bölgesi Samandağ’a gönderdi.

Barışı ve dayanışmayı çoğaltan kadınların eşit, adil ve özgür bir dünya için bu 8 Mart’ta da bir arada olduğunu ifade eden Nilüfer Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Serpil Altun, “İnsan elinin yol açtığı yıkıma karşı, birbirimizden aldığımız güçle hayatı yeniden kuracağımızı söylemek için buradayız! Hem yasta hem isyanda olduğumuzu; eril bir iktidar tarafından kuşatılan haklarımızdan vazgeçmediğimizi haykırmak için sokaklardayız. Asrın felaketi olarak lanse edilen depremin -tıpkı kadın cinayetlerinde olduğu gibi-yıkıcı etkilerinin önlenebilir olduğunu hatırlatmak için sesimizi yükseltiyoruz” dedi.

“GASBEDİLEN KAZANIMLARIMIZA SAHİP ÇIKMAK İÇİN ALANLARDAYIZ

Eşitsizlik nedeniyle her gün maruz kaldığımız ayrımcılık, afet bölgesindeki kadınlar için krizi daha da derinleştirmekte; ihtiyaçlarını talep etme konusunda önlerine güçlükler koymaktadır ifadelerini kullanan Altun, “Tam da bu nedenle, kadınlar ve beraberindeki kırılgan grupların, ihtiyaçlarına erişmesindeki engellerin kaldırılması gerektiğini yineliyoruz. Afet bölgesindeki kadın ve çocuklara yönelik cinsiyet temelli şiddetin önlenmesi için acil tedbirler alınması yönünde çağrı yapıyor; insani yardım faaliyetlerinin hak temelli bakış açısıyla yürütülmesinin elzem olduğunu savunuyoruz. Bizler, sistematik biçimde yok sayılan irademize, ihlal edilen sınırlarımıza, gasp edilen kazanımlarımıza sahip çıkmak için alanlardayız. Bireysel özgürlüklerimizi tehdit eden baskı koşullarında dahi örgütlü mücadelemizi sürdürmeye devam ediyoruz. Birlikte, şiddetten uzak bir yaşamı yeniden kuracağımızı ve birbirimize sarılarak iyileşeceğimizi biliyoruz. Nilüferli kadınlar olarak, bugün Samandağ’daki kız kardeşlerimize göndereceğimiz Mor Tır’la birlikte dayanışmamızı büyütüyoruz” dedi. (Bursa/EVRENSEL)


ANTALYA

Antalya Kent Konseyi Kadın Meclisi’nin, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kapsamında düzenlediği açıklamada kadınların afet durumlarında yaşadığı sorunlara dikkat çekildi.

Antalya Kent Konseyiz 8 Mart açıklaması
Fotoğraf: Antalya Kent Konseyi

“KADINLAR DAHA ÇOK ETKİLENİYOR”

Cumhuriyet Meydanı’nda yapılan basın açıklamasını Kadın Meclisi Başkanı Eylem Ülgen okudu. Kadınların eşitlik, özgürlük içinde ve insan onuruna yakışır yaşam şartlarına sahip olma mücadelesinin günü olan 8 Mart’ı bu yıl 11 ili etkileyen büyük bir yıkıma ve can kaybına neden olan deprem gölgesinde anmak durumunda kaldıklarını vurguladı. Ülgen, “Binlerce insanımızı kaybettik, binlerce insanımız yaralandı. İnsanlık olarak tarifi imkânsız bir acı içindeyiz. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği hayatın her alanında olduğu gibi doğal afetlerde de yine kadınları olumsuz yönde etkilemektedir. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bir sonucu olarak diğer tüm doğal afetlerde olduğu gibi depremde de erkekler ve kadınlar felaketleri farklı şekilde yaşıyor. Yapılan araştırmalar, afetlerde kadınların erkeklere göre daha yüksek oranda ve daha ciddi biçimde etkilendiklerini ortaya koymuştur. Türkiye ve Suriye’yi vuran depremlerden sağ kurtulan birçok kadın, felaketten hemen sonraki yardımların ‘cinsiyet körlüğünden’ şikâyet etmektedir. Kadınların ihtiyaçları ve öncelikleri dikkate alınmadan yapılan uygulamalar ikincil mağduriyetlere sebebiyet vermektedir” dedi.

“KADIN VE KIZ ÇOCUKLARI ŞİDDETE KARŞI SAVUNMASIZ”

Yaşanan şiddete de dikkat çeken Ülgen, şöyle konuştu: “Bu süreçte kadın ve kız çocukları şiddete, cinsel taciz ve saldırıya karşı daha savunmasız hale gelmekte. Araştırmalar, afet sonrası süreçte kadınların taciz, tecavüz, sözlü ve fiziksel şiddete maruz kaldığını göstermektedir. Depremzedelere geçici tahsis edilen çadır, konteyner gibi alanlarda kadınların mahremiyet eksikliği çektiği ifade edilmekte. Tanımadıkları insanlarla mahremiyet eksikliği içerisinde yaşamak zorunda kalan kadınların, özellikle hamile veya emzirme süreçleri içinde olmaları durumunda zorlukları iki kat artmakta. Yine bir çadırda birkaç ailenin toplu olarak yaşamak zorunda kalması, kadın ve kız çocuklarının cinsel taciz ve saldırıya daha açık hale gelmesine neden olmaktadır. Depremde ailesini kaybeden birçok kadın çadırlarda tek başına yaşamak zorunda kalmakta bu da beraberinde güvenlik sorununu gündeme getirmektedir. Doğal afet anlarında dahi toplumsal cinsiyet rolleri değişmemekte, kadın ve erkek aynı çadırda birlikte yaşamasına rağmen toplumsal cinsiyet rolleri nedeniyle aynı strese, afete ve travmaya maruz kalan kadınlara yemek yapmak, bulaşık ve çamaşır yıkamak, temizlik yapmak, soba yakmak ve çocuk bakımı gibi işler yüklenmektedir. Sınırları, doğal afette dahi, katı bir şekilde çizilmiş olan toplumsal cinsiyet rolleri kırılgan grupta bulunan kadınların bu süreci daha ağır yaşamasına neden olmaktadır.”

“KADINLAR AFET YÖNETİM KOMİTELERİNDE TEMSİL EDİLMELİ”

Ülgen, şu çağrıyı yaptı: “Kadınlar becerileri ve güçlü yönleriyle afetlerle başa çıkma kapasitesine sahiptir. Sadece afet yönetimi politikalarının etkili bir biçimde gerçekleştirilmesi için, toplumsal cinsiyet bakış açısıyla ele alınmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Ulusal ve yerel düzeyde yapılan afet yönetimi planları ve organizasyonlarında kırılgan grup olan kadınlara yönelik bakış açısı yer almamaktadır. Toplumun yarısını oluşturan kadınların afet yönetiminin zarar azaltma ve hazırlık planlama, karar alma ve uygulama süreçlerinde yer alabilmeleri öncelikle yasal bir haktır. Bu bağlamda kadınların acil planlama ve afet yönetim komitelerinde temsil edilmeleri gerekli ve zorunludur. Haklarımızın, hayatlarımızın bürokrasi ve koordinasyonsuzluk arasında yitmesine artık tahammülümüz kalmadı. Toplumsal cinsiyet eşitliği temel bir insan hakkıdır.” (Antalya/EVRENSEL)


MUĞLA

zincir oluşturmuş el ele tutuşan kadınlar
Fotoğraf: Evrensel

Muğla Köyceğiz ve Ortaca’da da kadınlar 8 Mart’ta alana çıktı. Açıklamalarda, “Depremde kaybettiklerimizi unutmamak. Acılarımızı paylaşmak, dayanışmayı büyütmek için bir araya geldik” denildi.

Köyceğiz’de basın açıklamasını okuyan Dilay Sezer, “8 Mart’ta emeğin hak ettiği değeri alması için mücadele ediyoruz. Bu düzeni değiştirmek için birleşmeliyiz” dedi.

Ortaca Tayfa Restoran önünde toplanan kadınlar, Atatürk Meydanı’na kadar sloganlarla yürüdü. Depremler hayatlarını kaybedenler anısına mum yakılan kadınlar, el ele vererek çember oluşturdu. Ortaca Kadın Platformu adına açıklamayı Döndü Taka Çınar yaptı.

“YAŞAMI KIZKARDEŞLİK KÖPRÜSÜYLE YENİDEN KURACAĞIZ”

zincir oluşturmuş el ele tutuşan kadınlar
Fotoğraf: Evrensel

Çınar, “Haklarımızdan ve hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz. Hem deprem bölgesinde hem de bulunduğumuz kentlerde hak ettiğimiz insanca, eşit, özgür bir yaşamı kız kardeşlik köprüsüyle yeniden kuracağız.  Bizleri bu sosyal felaketten kurtaracak olan, acıları, özverileri, yoksulluğu ve emeği ortak olanların dayanışması ve birliğidir. Çaresiz, geleceğimizden kaygı duyarak, adaletsizliğin, eşitsizliğin karanlıkta bıraktığı bir hayatı değil, eşit, şiddetsiz, sömürüsüz, özgür günlerde, insanca bir hayatı yaşamak istiyoruz. Haklarımıza ve hayatlarımıza çöken bu karanlık düzeni hep birlikte değiştireceğiz” dedi. (Muğla/EVRENSEL)


ŞAİR ABAY KONANBAY LİSESİ ÖĞRENCİLERİ

mum yakan kadınlar
Dersim | Fotoğraf: Evrensel

Şair Abay Konanbay Anadolu Lisesi ögrencileri de okullarında 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü yürüyüşü yaptı.

Şair Abay Konanbay Anadolu Lisesi ögrencileri liselerinde “Sokakta özgürlük var, okulda dayanışma” sloganlarıyla okul koridorunda yürüdüler. Kadın hakları ihlallerine karşı mücadele çağrısı yaptılar.

(İstanbul/EVRENSEL)


DERSİM

Dersim'de ellerinde döviz ve pankartlarla açıklama yapan kadınlar
Dersim | Fotoğraf: Evrensel

Dersimli kadınlar 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde Dersim Kadın Platformunun çağrısıyla sanat sokağında bir araya gelerek Seyit Rıza Meydanı’na yürüyüş gerçekleştirdi. Yapılan yürüyüşten sonra basın açıklaması düzenleyen kadınlar daha sorasında depremde hayatını kaybedenler için mum yaktı. Açıklamayı Kadın Platformu adına Raife Yılmaz okudu. Yılmaz, bu 8 Mart’ı hüzünle karşıladıklarını; acılarının derin, içlerinin buruk, yaslarının, öfkelerinin dinç ve büyük olduğunu dile getirdi.

“BU İHMALDEN ÖTE BİR CİNAYETTİR”

6 Şubat tarihinde önce Pazarcık daha sonra Elbistan merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerde resmi rakamlara göre bile 45.000’in üzerinde insanın hayatını kaybettiğini söyleyen Yılmaz, “On binlerce insanımız yaralı ve milyonlarca insanımız göç etmek zorunda kaldı. Bu bir ihmal, bir sorumsuzluktan öte cinayettir” dedi.

“YARALARI SARMAK YERİNE OHAL İLAN ETTİLER”

Kızılay’ın derneklere çadır satmasına da değinen Yılmaz, “AFAD depolarında tonlarca temel ihtiyaç malzemesi bekletilirken depremden etkilenen insanlarımız soğukta, aç ve susuz günlerce bekletildi. Hâlâ dahi çadır ve su gibi en temel ihtiyacı bile giderilememiş binlerce insan olduğunu biliyoruz. Deprem sonrası Afet bölgesi ilan ederek yaraları sarmaya çalışması gereken devlet OHAL ilan ederek her zamanki gibi olayı güvenlikçi politikalar ile çözmeye çalışmıştır, eylem ve etkinliklere yasaklama kararları almıştır” diye konuştu.

“ASIL YAĞMACILAR DENETLEMEYENLERDİR”

On binlerce Suriye vatandaşının neyle karşılaşacaklarını bilmeden ülkelerine dönmek zorunda kaldıklarını aktaran Yılmaz, “Arapça konuştuğu duyulursa kendisine yardım edilmeyeceğini düşünen mülteci bir kadın göçük altında sessizce bekledi. İçişleri bakanı bile yağma olayları ile ilgili gelen ihbarların tamama yakınının asılsız olduğunu söylediği koşullarda mülteciler yağmacı damgası yedi, linç edildi. Asıl yağmacılar insanların başına çöken binaları yapanlar, buna izin verenler ve denetlemeyenlerdir” ifadelerini kullandı.

“KADINLARIN GÜVENLİĞİ İÇİN  ÖNLEM ALINMADI”

Yılmaz, açıklamaya şöyle devam etti: “Kentler boşaldı ve geriye en yoksul insanlarımız kaldı. Çadırlarda yeni bir düzen kurulmaya başladı. Bu yokluk ortamında yaşlıların ve çocukların bakımı, olanaksızlık içinde hijyen yaratılmaya çalışılması, ısınma, yemek ve benzeri onlarca sorun bir bütün olarak bakım emeği vermek hiç olmadığı kadar büyük bir yük haline geldi. Bu felaket koşullarında AFAD’ın ihtiyaç listelerine kadın pedini koymadığını, yalnız yaşayan ve evi yıkılan kadınlara çadır vermediğini gördük. Boşanma arifesinde olan kadınlar boşanmak istedikleri erkeklerle aynı çadırda kalmak zorunda kaldılar, öyle ki böylesi bir durumda dahi öldürülmek istenen bir kız kardeşimiz oldu. 6284 kararları uygulanamaz hale geldi, nafaka tahsilleri imkansızlaştı. Kadınların güvenliği için hala hiçbir özel önlem alınmadı.”

Kadınların talepleri şu şekilde sıralandı:

  • “Temel yaşamsal ihtiyaçlarla ilgili gerekli adımlar acilen atılmalıdır.
  • Kadınlara özgü hastalıkların engellenebilmesi için duş, tuvalet ve her türlü hijyen imkanı ivedilikle sağlanmalıdır.
  • Kadınların güvenliğini sağlayacak hukuki ve idari tedbirler için acil eylem planı oluşturulmalıdır.
  • Deprem sebebiyle ailelerini kaybeden çocuklar devletin sosyal hizmet imkanları kullanılarak güvenli ortamlarda, gelecekleri garanti altına alınacak şekilde korunmalı, psiko-sosyal destek sağlanmalıdır.
  • Kadınlara yönelik her türlü ayrımcı uygulamaya son verilmelidir.
  • Televizyon yayınlarında toplanan milyarlarca liralık paralar halkın ve kadınların ihtiyaçlar

(Evrensel)

Tags: , , ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑